Su, yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Tarihi çağlardan itibaren yerleşim alanları su kaynaklarının, nehir ve göllerin çevresinde kurulmuştur. Su yapıları tarihsel süreçte imar faaliyetlerinin en yoğun olduğu alanlardan biridir. Türkler, Anadolu’ya ayak bastıktan sonra hem bu toprakları yurt edinme çabalarını sürdürmüş hem de yoğun bir imar faaliyetine başlamışlardır. Türkler yerleştikleri bölgelere temizlik ve su ihtiyacının karşılanması için her dönemde su yapıları inşa etmiştir. Su yapılarından olan çeşme inşası her dönem rağbet görmüştür. Temizlik ve su ihtiyacının giderilmesinin yanında İslamiyet’te bir bölgeye su getirmenin sevap olmasının da etkileriyle çeşmeler kent dokusu içinde yerini almıştır.
H. 1299 tarihli Salname kayıtlarında Kastamonu’da 124, Taşköprü’de 221, Tosya’da ise 26 çeşmenin bulunduğu yazılıdır (Karcı, 2016). Tarihi kaynaklarda geçen yüzlerce çeşmeden günümüze çok az bir bölümü ulaşmıştır. Kastamonu’nun tüm ilçe ve köyleri taranarak; yıkılan, özgünlüğünü mimari anlamda tamamen kaybeden ya da sadece kitabeleri kalan çeşmeler çalışma kapsamına alınmamıştır. Çalışmada Kastamonu merkez başta olmak üzere Abana, Araç, Cide, Daday, İhsangazi, İnebolu, Küre ve Taşköprü’deki 73 çeşme tipolojik olarak incelenmiştir. Bu çalışmada il genelindeki çeşmelerin tipolojisi araştırılarak, Kastamonu’daki 16. yüzyıldan başlayarak 20. yüzyılın ilk yarısına kadar inşa edilmiş olan çeşmeler incelenmiş ve kapsamlı bir tipolojik değerlendirme yapılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 1 Sayı: 1 |