The Qur'an is primarily a miracle of language. The challenge of the Qur'an, which was revealed in a period when the Arabic language and literature was in its golden age, was also from this point, that is, through language. Rhetoric, briefly, is to say words in agreement with the muktezay-i state, and the science of rhetoric is the science that examines whether a word is said in the most appropriate way according to the requirements of the situation, within the framework of certain rules. The science of rhetoric consists of three sub-disciplines: declarative meaning and bedi'. In this study, it is aimed to explore this i'jaz to a degree by examining the rhetoric issues in the Isra Surah with a comparative method. Another aim of the study is to determine to what extent the commentators can be original in their views on rhetoric issues.
Kur'ân-ı Kerim en başta bir dil mucizesidir. Arap dili ve edebiyatının adeta altın çağını yaşadığı bir dönemde nâzil olan Kur'ân'ın meydan okuması da bu noktadan, yani dil üzerinden olmuştur. Belagat, kısaca muktezay-ı hale mutabık söz söylemek olup, Belagat ilmi, bir sözün halin gerekliliklerine en uygun şekilde söylenip söylenmediğini belli kaideler çerçevesinde inceleyen ilimdir. Belagat ilmi, beyan meânî ve bedî' olmak üzere üç alt disiplinden oluşmaktadır. Bu çalışmada İsrâ suresinde yer alan belagat konuları, mukayeseli bir yöntemle incelemek suretiyle bu i'câzı bir derece keşfetmek amaçlanmıştır. Çalışmanın bir diğer amacı ise müfessirlerin belagat konularıyla ilgili görüşlerinde ne oranda özgün olabildiklerinin tespit edilmesidir. Çalışmamızda mütekaddimun dönemi müfessirlerinden başta Zemahşerî, Râzî, Ebu Hayyân, çağdaş müfessirlerden es-Sâbûnî, Ebu Zehrâ ve Vehbe Zuhaylî olmak üzere farklı isimlerin görüşleri mukayese edilmiştir. Sonuç olarak, mütekaddimun dönemi müfessirlerden Ebu Hayyân'ın Zemahşerî'den yararlanmakla birlikte yeri geldiğince kendi görüş ve açıklamalarına yer verdiği, Râzî'nin de benzer tavrı sergilediği ancak bu ikisi dışındaki klasik dönem müfessirlerinin çoğunlukla Zemahşerî'nin izahlarını tekrar etmekle yetindikleri görülmüştür. Çağdaş müfessirlerden es-Sâbûnî'nin, kısmen nakilci kısmen özgün bir tavır sergilediği, Vehbe ez-Zuhaylî'nin ise genelde geçmiş tespitlerden ve özellikle es-Sâbûnî'den yararlandığı tespit edilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 25 Nisan 2022 |
Kabul Tarihi | 24 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 15 |