Kur’ân-ı Kerim’in tecvid tahlilini yapmak, tecvidin hem teorik hem pratik kısmıyla alakalıdır. Çünkü tahlili doğru anlamak teoriye, okuyuşu ona göre doğru yapmak ise pratiğe girer. Ancak bazı yerler ilk bakışta farklı tahlil yapılıp yanlış okunabilmektedir. Bu konular daha ziyade med, idğâm ve vakf yapıldığında nasıl durulması gerektiği konularıyla alakalıdır. Bunun nedeni bazen Kur’ân-ı Kerim’in kendine has yazım şekli (Resmü’l-Osmânî) bazen Arapça dilinin kaideleri gereği oluşan birleşmeler, bazen de tecvid ilminin inceliklerinin gözden kaçırılmasıdır. Bu tür örneklerin bazısı okuyuşa etki ederken bazısında ihtilaf sadece isimlendirmeye etki etmiştir. Bu makalede bu yerlere örnekler verilip, ilgili kısımlar tecvidin klasik kaynaklarından delillerle incelenmiştir. Örnekler Kur’ân-ı Kerim’in farklı yerlerinden seçilmiştir. Bunların sayılarını arttırmak mümkün olup bu araştırmada konunun anlaşılacağı kadarıyla yetinilmiştir. Bu meyanda öncelikle âyeti kerîmelerden seçilen örneklerdeki zannedilen kaide, gerekçesiyle açıklanmış; daha sonra olması gereken kaide, deliliyle zikredilmiştir. Çalışmada tecvidin pratik kısmı olduğu kadar teorik kısmının da femi muhsin olarak yaygınlaşan, yani mahir bir öğreticiden alınması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2023 |
Gönderilme Tarihi | 14 Eylül 2022 |
Kabul Tarihi | 8 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 6 Sayı: 2 |