Türkçe, eklemeli dillerin en
tipik örneği olarak gösterilen dildir. Sözcükler, değişmeyen sözcük kökleri ile
sınırları belirli eklerin birleşiminden oluşmaktadır. Ancak geçmişten günümüze
kadar ek biçimbirimlerin köklerle birleşip kalıplaşması gibi dilsel olaylar
yaşanmıştır. ben ve sen zamirine yönelme durumu eki
eklendiğinde kökte bir değişme meydana gelmektedir ve bana, sana biçimi oluşmaktadır.
Bu durum çeşitli şekillerde açıklanmaya çalışılmıştır. Değişimin, üçüncü tekil kişi
zamiri ol'un yönelme biçimi ana'ya benzemesiyle oluştuğu ileri
sürülmüştür. Bunun dışında Eski Türkçe yönelme eki olan -ga ekinin zamirin sonundaki /n/ sesi ile birleşerek oluşturduğu
nazal n (ŋ) sesinin ünlüleri kalınlaştırma özelliğinden kaynaklandığı da öne
sürülmüştür. Genel görüş olarak bu değişmelerin çekimli dillerde olan kök
değiştirmeleri ile aynı türde olmadıkları öne sürülmektedir. Değişmelerin iç
yapıdan çok dış yapıyla ilgili ses benzerlikleri nedeniyle olduğu görüşü
yaygındır.
Çalışmamızda ben ve sen zamirleri tarihsel ve karşılaştırmalı bir şekilde ayrıntılı
olarak incelenecek ve bana, sana kök değiştirmesi olayının sebepleri
ile dilimize etkileri araştırılacak, dilimizde buna benzer yeni örneklerin olup
olmadığı ve bu olayın sınırları üzerinde durulacaktır. Türkiye Türkçesi dışında
kalan ve turkic (Türkçe ile bağlantılı tüm lehçe ve şiveler) teriminin kapsadığı
alanda da araştırma yapılacak ve bu ses olayı tüm yönleriyle ele alınmaya çalışılacak,
konu tarihsel bir bakış açısıyla da incelenecektir.
Turkish is the most typical example of the agglutinative languages. The
words consist of unchanging word roots and a combination of suffixes with
specific boundaries. However, there have been linguistic events such as merging
the affixe morphemes with the roots until the present day. When the dative
suffix added to ben and sen pronouns, a change takes place at
the root and develops bana and sana form. This situation has been tried
to be explained in various ways. It has been argued that the change occurred in
the dative suffix ana was imiteted by
the third-person pronoun ol. Apart
from this, it is also suggested that the nasal n (ŋ) voice, which is formed by
combining with the / n / voice at the end of the pronoun, and the Old Turkish dative
suffix -ga, is the thickening property
of vokal voices. As a general opinion, it is suggested that these changes are
not the same type as the root changes in the attractive languages. It is widely
believed that the changes are due to the sound similarities to the outer
structure rather than the inner structure.
In our work, ben and sen pronouns will be examined in detail
in a historical and comparative manner, and we will focus on whether there are
new examples like this in our language and we will investigate the effects of
root change and our slice effects, and the boundaries of this phenomenon.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Dil ve Edebiyat |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 6 Şubat 2019 |
Kabul Tarihi | 30 Nisan 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 22 Sayı: 41 |
BAUNSOBED