Müslümanlar, fethini gerçekleştirdikleri İspanya’ya Endülüs ismini vermişler,
yaklaşık sekiz asır boyunca (711‐1492) bu coğrafyada sadece İslâm medeniyetinin
ve kültürünün inkişafını sağlamakla kalmamışlar, genelde İslâmî ilimlerde özelde
ise tefsir alanında büyük ilerlemeler kaydetmişlerdir. Bu bağlamda tefsir ilminin
Endülüs’e hicri üçüncü asırda girdiği ifade edilmektedir. Bu ilim dalı, beşinci asırda
parlak bir dönem geçirmiş ve İbn Atıyye ile altıncı asırda altın çağını yaşamıştır.
Biz, bu makalede Endülüs tefsir mirasının ayırıcı özellikleri üzerinde durduk.
Ayırıcı özellikler arasında arı bir dille tefsirlerin yazılması, kıraate önem verilmesi,
isrâilî rivâyetlere karşı tavrın net olması, kadılık görevinde bulunan ve halkın sorunlarına
duyarsız kalmayan müfessirlerin problematik ve çözüm odaklı olarak
ayetleri tefsir etmeleri sayılabilir. Daha sonra bu tefsirin beslendiği epistemolojik
damarlardan birine dil, fıkıh ve kıraate dayanan beyânî epistemolojiye vurgu
yaptık. Ayrıca Endülüs tefsir mirasını besleyen ana damarların arasında irfânî
epistemolojiye dayanan işârî tefsir geleneğinin olmamasının sebepleri üzerinde
durduk. Bunlara ilaveten, Endülüs tefsir mirasının oluşumunu, gelişimini ve temel
nitelikleri hakkında bilgi vermeye çalıştık.
Konular | Din Araştırmaları |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2017 |
Gönderilme Tarihi | 9 Mart 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 3 Sayı: 5 |