Bireylerin birbirlerine olan ihtiyaçlarından
kaynaklanan birlikte yaşama güdüsü; psikoloji, sosyal psikoloji ve sosyoloji
alanlarında gerçekleştirilen araştırmalarda ele alınan önemli konulardan
birisidir. Özelikle son yıllarda yaşanan yoğun göç ve buna bağlı gerçekleşen
sosyal değişim ve dönüşümler; uyum ve aidiyet kavramlarının yeniden
yorumlanmasına neden olmuş ve bu kavramların pek çok boyutunu tartışmaya
açmıştır. Bu bağlamda, aidiyet temel bir insan güdüsü olarak tanımlanmakta,
bireyler arası ilişkilerin inşa edilmesinde, geliştirilmesinde ve sürdürülebilir
bir hale gelmesinde aidiyetin işlevsel bir istek olduğu vurgulanmaktadır. Göç edenlerin
ev sahibi ülkede yaşadıkları en önemli sorunlar: ev sahibi ülke dilini iyi ya
da hiç bilmemeleri, istihdam, dilden ve ev sahibi toplumunun verdiği tepkiden
kaynaklı sorunlar yaşamaları, barınma sorunu, ev sahibi toplumla farklı bir
dine sahipse dini ritüellerini gerçekleştirememe sorunu, yabancılara karşı
olumsuz tutumların şiddeti, yeni çevreye uyum süreci, ekonomik zorluklar ve
kültürel farklılıklar şeklinde sıralanabilir. Bu sorunların çözümü için, göçmenlerin kültürleri, dinleri, sosyoekonomik yapıları ve ev sahibi kültüre
olası katkıları konusunda öncelikle detaylı bilgilere sahip olunması ile
mümkündür. Göçmenlerin detaylı bilgileriyle tanınmalarının ardından onlara
yönelik ekonomik, sosyal ve kültürel politikalar belirlenebilir. Böylece, ev
sahibi topluma da katkı yapmaları sağlanabilir.
The motivation to live together
because of the need of the individuals to each other is one of the most
important issues that become a topic of research in psychology, social
psychology and sociology. In particular, the intensive immigration experienced
in recent years and the social changes and transformations that take place in
relation to this have led to re-interpretation of concepts of cohesion and
belonging, and opened up many of their dimensions to discussion. Belonging is
defined as a fundamental human urge and is functional desire to build, develop
and sustain inter-individual relations. The most important problems that
migrants live in host countries are: they do not know the language of the host
country well; reactionary problems of host society, language problems and legal
status problems in accessing employment; payability and the problem of housing
in terms of the host society; the problem of failing to fulfill religious
rituals when migrants are in different religion; the proportion of foreigners
in comparison to the national population in the migrated
country and the violence of attitudes towards foreigners, the process of
adjustment to the new environment, economic difficulties and cultural differences.
Related persons and institutions with the issue should have detailed
information on the cultures, religions and socioeconomic structures of the
migrants living in the region, and their possible contribution to the host
countries’ cultural heritage. After getting informed about the immigrants in
detail, economic, social and cultural initiative fields can be identified for
them. Therefore, immigrants may support the host country in such areas as
special field services etc.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 7 Kasım 2019 |
Kabul Tarihi | 28 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 14 Sayı: 28 |