It is seen that different alphabets have been used for the writing of Turkish in the one thousand and four hundred years that have passed from the first written examples that emerged in the VI century. Among these alphabets in which Turkish is written, the one that has been used and spread for many years is the Arabic alphabet. The fact that Arabic script was used for the writing of Turkish in a wide geography in a long process, including Middle Turkish, and not a permanent spelling tradition was created is the subject of discussion of the study. It has become almost impossible to determine the cultural environment in which the work was written, based on the spelling features. However, Turkish writing with Arabic letters, which was created in the Mamluk area, also offers materials that can create a different perspective on this situation. The features that emerged in the Mamluk field at the beginning of the XIV century are structures that belong to Arabic spelling and phonology and do not contain any phonological distinctions for Turkish in terms of some features. However, the use of Arabic spelling tenvin, vav+elif and elif-i maksure for Turkish works in the Mamluk field gives very valuable place/field information. In the study, it has been revealed how the Arabic spelling features, which are not found in other fields, are used in the writing of the works called Behcetü’l-Hadâik fî Mev’izeti’l-Halâik, Kor’an Translation: Süleymaniye 3966, Bed’ü’l-Amâlî ve El-Muhtasar, which are accepted as belonging to the field.
VI. yüzyılda ortaya çıkan ilk yazılı örneklerden günümüze kadar geçen bin dört yüz yıl içerisinde Türkçenin yazımı için farklı alfabeler kullanıldığı görülmektedir. Türkçenin yazıldığı bu alfabeler içerisinde uzun yıllar boyunca kullanılıp yaygınlaşanlardan biri ise Arap alfabesidir. Orta Türkçeyi de kapsayan uzun bir süreçte Arap yazısının geniş bir coğrafyada Türkçenin yazımı için kullanılıp kalıcı bir imla geleneğinin meydana getirilmemiş olması çalışmanın tartışma konusudur. Bu durumdan kaynaklı imla özelliklerinden hareketle eserlerin yazıldığı kültürel çevreyi tespit etmek neredeyse imkânsız hâle gelmiştir. Ancak Memlûk sahasında oluşturulan Arap harfli Türkçe yazımı bu sorunu çözmek için farklı bir kapı aralayabilecek materyaller sunmaktadır. XIV. yüzyıl başı Memlûk sahasında ortaya çıkan Arap imlasına ait tenvin, vav+elif ve elif-i maksurenin Türkçe metinlerde kullanılması çok değerli yer/saha bilgisi vermektedir. Çalışmanın amacı XIV. yüzyıl başı Memlûk sahasının karakteristik imla özellikleri olarak öne sürülen bu yapıları yer/saha bilgisi bulunmayan ve tarihi belirlenemeyen başka eserlerle ilgili olarak saha tespitinde birer kıstas olarak kullanmaktır. Çalışmanın kapsamını sahaya ait kabul edilen Behcetü’l-Hadâik fî Mev’izeti’l-Halâik, Kur’an Tercümesi: Süleymaniye 3966, Bed’ü’l-Amâlî ve El-Muhtasar Tercümesi adlı eserlerin yazısında başka sahalarda rastlanmayan Arap imlasına ait özelliklerin nasıl kullanıldığı oluşturmaktadır. Böylelikle Memlûk sahasında şu ana kadar incelenmiş ancak dilsel tasnifi yapılmamış eserler, karışık lehçeli eserler ile yeni bulunacak yazmaların imla özellikleri açısından aralarındaki bağın ortaya çıkacağı düşünülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dilbilim (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 76 |