Kur’an’ın Allah’ın kelamı olmadığı, onu Hz. Peygamber’in ürettiği yönündeki iddialar ilk olarak Mekkeliler tarafından ileri sürülmüştür. Onlar bu iddialarında Kur’an diye kendilerine sunulan metnin hem mana hem de lafız olarak bütünüyle Hz. Peygamber’in ürünü olduğunu söylüyorlardı. Bu iddialar, Kur’an’ın, benzerini getirme noktasındaki bir meydan okumasıyla izale edildi. Klasik dönemde de bazı Müslüman ilim adamları Kur’an’ın mana olarak Allah’a ait olduğunu, lafzının ya Cibril ya da Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından lafza döküldüğünü ileri sürdüler. Bu iddialarına birtakım delilleri mesnet olarak sundular. Ancak ilim camiası içerisinde kahir ekseriyetle bu görüş reddedilerek Kur’an’ın hem lafız hem de mana olarak Allah’a ait olduğu düşüncesi savunuldu. Günümüzde de bu tartışma Mustafa Öztürk tarafından gün yüzüne çıkarıldı ve Kur’an lafzının Allah’a aidiyetinin bir sorunsalı beraberinde getireceği iddia edildi. Allah’ın kendisini sürekli övmesi, dilinden gazap ve lanetin düşmemesi, Kur’an’da değişken bir üslubun belirgin bir şekilde hissedilmesi uluhiyetle bağdaştırılamaz görüldü. Buradan hareketle Kur’an’ın mana olarak Hz. Peygamber’e vahyedildiği, onun da kendi psikolojisi, yaşadığı sosyoloji ve çevreye göre bu manaları kalıba döktüğü söylendi. Bu çalışmada ilgili iddia delilleriyle ele alınacak ve bunun çok daha büyük inanç problemlerini beraberinde getirdiği gösterilecektir. Ayrıca Kur’an’ın hem lafız hem de mana olarak Allah’a aidiyeti delilleriyle gösterilmeye çalışılacaktır.
Tefsir Tefsir Problemleri Kur'an Nüzulü Kur'an Vahyi Kur'an Lafzı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 9 Şubat 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 8 Sayı: 1 |
BEÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC ND) ile lisanslanmıştır