İktidarın kurumsallaşmaya geçişini
belirleyen devlet ile birey ve devlet arasında yer alan ara yapıları ifade eden
sivil toplum kavramlarının farklılığı tarihsel ve kuramsal süreç içinde
birbirini takip eden ya da tamamen farklı bakış açılarıyla açıklanmıştır. İki
kavramın ayrımı konusundaki düşünsel temeller doğal hukuk kuramcılarına
uzanmaktadır. Her iki kavram arasındaki ayrım özü itibariyle ekonomik
gelişmelere bağlıdır. Bu yaklaşımı esas alan ilk fikir adamları da klasik
ekonomi politikçilerdir. Bu düşüncede ekonomi olumlanırken, siyaset ve devlet
eleştirilmiştir. Klasik ekonomi politik düşüncesinden etkilenmekle birlikte
tersi biçimde sivil toplum üzerine eleştirel bir değerlendirme sunan Hegel
içinse devlet sivil toplum ikiliği devlet merkezli bir bakış açısı
taşımaktadır. Marx’a kadar burjuva toplumu olarak algılanan sivil toplum Marx
ile birlikte daha geniş kapsamlı algılanmaya başlamıştır. Marx sivil toplumu
yapıya, devleti üst topluma yerleştirir. Gramsci’de de Marx’ı takip eder
biçimde yapı-üst yapı ayrımı söz konusudur, ancak Gramsci Marx’ın aksine sivil
toplumu üst yapının bir parçası olarak algılamakta, bu da her iki düşünürün
sivil toplum tanımlarını farklılaştırmaktadır. Gramsci’nin tarihsel blok
tezinden etkilenen ve sivil toplum devlet ikiliği konusundaki düşünceleri bu
çerçevede şekillenen Bob Jessop da, devleti hegemonik projelerin ve birikim
stratejilerinin yarattığı bir form olarak açıklamış, bu şekilde oluşan devletin
dışında bir sivil toplum ve sivil toplumun dışında bir devlet olmadığını ifade
etmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 4 Sayı: 1 |
Yayın için kabul edilen yazıların yayın hakkı ve yayınlanan yazılarında her türlü telif hakları dergiye aittir. Yazara herhangi bir telif hakkı ödenmez.