Nowadays, people in all fields, are in a state of comparing themselves with others around them. These comparisons lead individuals to focus on what they do not have and to feel malicious envy towards others who possess desired characteristics. Benign envy is also seen as a driving force that triggers personal development, as it creates a feeling of admiration without hostility. Rather than denying the feeling of malicious envy, it is important for today’s youth, who will be the future of the country, to be conscious individuals who understand, accept, and fight against this emotion, and have the ability to manage their emotions and direct them positively. This study aimed to examine the malicious and benign envy levels of science high school students in terms of various variables and to create awareness of emotions and values in students. The research was conducted with 291 science high school students studying in the 2021-2022 academic year. The data collected via “BeMaS-T Malicious and Benign Envy Scale” were analyzed using the SPSS 26 program. The findings revealed that high school students express more feelings of malicious envy as they progress through grades and as their university exam anxiety increases. Additionally, the study found that students who were perceived by their families as having a high or moderate level of success had more malicious envy, whereas the feeling of benign envy was more intense in students who thought that their families evaluated them as unsuccessful. It was observed that the feeling of envy was more common in students who thought that they had sufficient social support. The research revealed concrete findings regarding the malicious and benign envy levels of high school students. It is believed that the findings of this research will contribute to the literature and raise awareness of malicious and benign envy among students and their parents.
benign envy envy malicious envy science high school students
Günümüzde her alanda bireyler, kendilerini çevreleriyle kıyaslama halindedirler. Bu kıyaslamalar kişinin hayatını sahip olamadıklarına odaklanarak yaşamasına ve kişiyi başkalarına karşı haset duymaya yöneltmektedir. Haset duygusu deneyimleyen kişi sahip olmak istediği özellikleri barındıran bireylere karşı olumsuz duygular besler. Gıpta hasetten farklı olarak düşmanlık içermeksizin hayranlık duygusu uyandırdığından kişinin kendini geliştirmesini tetikleyen itici bir güç olarak belirtilmiştir. Ülkenin geleceğinde söz sahibi olacak olan bugünün gençlerinin haset duygusunu inkâr etmek yerine bu duyguyu anlayan, kabullenen ve onunla mücadele edebilen, duygularını yönetebilme ve olumlu yönlendirebilme becerisine sahip bilinçli bireyler olmaları önem arz etmektedir. Bu bağlamda bu çalışma fen lisesi öğrencilerinin haset ve gıpta düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi ve öğrencilerde duygu ve değerler farkındalığı oluşturmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma 2021-2022 eğitim öğretim yılında öğrenim gören 291 fen lisesi öğrencisiyle yürütülmüştür. “BeMaS-T Haset ve Gıpta Ölçeği” kullanılarak toplanan veriler, SPSS 26 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular incelendiğinde; lise öğrencilerinin okumakta oldukları sınıflar ilerledikçe ve üniversite sınav kaygıları arttıkça daha çok haset duygusu geliştirdikleri görülmüştür. Ayrıca öğrencilere, ailelerinin onların başarı durumunu nasıl gördükleri sorulmuş, aileleri tarafından başarılarının yüksek ve orta seviyede algılandığı düşüncesindeki öğrencilerin daha çok haset duygusu besledikleri tespit edilmiştir. Buna karşın, ailelerinin kendilerini başarısız gördüğünü düşünen öğrencilerde gıpta duygusunun daha yoğun yaşandığı gözlenmiştir. Yeterli sosyal desteğe sahip olduğunu düşünen öğrencilerde haset duygusunun daha fazla yaşandığı görülmüştür. Araştırmanın lise öğrencilerinin haset ve gıpta düzeylerine yönelik somut bulgular ortaya koyduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu bağlamda araştırma sonucunda ulaşılan bulguların ilgili literatüre, öğrencilerin haset ve gıpta konusunda farkındalık kazanmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu çalışmanın ortaya koyduğu bir diğer önemli sav ise ailelerin ergenlik çağındaki çocukları ile kurdukları iletişimin onların duygu ve düşünce dünyasına etkisi olduğudur. Haset yerine daha pozitif odaklı gıpta eden nesiller yetiştirmek ailelerin bilinçlendirilmesi ile mümkün olacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Gelişim Psikolojisi (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2024 |
Gönderilme Tarihi | 22 Ocak 2024 |
Kabul Tarihi | 27 Ağustos 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |