Türkiye ve dünyada nefret söylemi çalışmaları incelendiğinde, çoğunlukla sosyal medya üzerinden yapılan çalışmalarla toplumdaki nefret söyleminin ölçüldüğü, siyasi parti liderleri özelinde, siyasal iletişimde nefret söylemi çalışmalarının sayıca çok az olduğu söylenebilir. Bu çalışma, Türkiye’de resmi rakamlara göre sayıları 3,5 milyon civarında olan geçici koruma kapsamında bulunan Suriyelilere ilişkin Türkiye’deki milliyetçi siyasal parti liderlerinin nefret söylemini kullanıp kullanmadığını ortaya çıkarma amacındadır. 2011 yılından itibaren Suriyelilerin Türkiye’ye göçü ile birçok şehirde demografik yapının bozulduğu ve çok çeşitli toplumsal sorunların ortaya çıktığı söylenebilir. Ancak nefret söyleminin, toplumda daha derin yaralara yol açılmasına sebep olabilecek olan “nefret suçlarını” ortaya çıkarma potansiyeli bulunmaktadır. Bu bağlamda önem arz eden çalışmada, Devlet Bahçeli, Meral Akşener ve Ümit Özdağ’ın açıklamaları söylem analizi yöntemi ile incelenmiştir. Bu incelemelerin sonucunda, Milliyetçi Hareket Partisi lideri Bahçeli’nin, geçici koruma kapsamında bulunan Suriyeliler ile ilgili söylemlerinde önyargılı aktarımlar ve ayrımcılık yaratıcı unsurlara rastlanmamakla beraber geçici koruma kapsamında bulunan Suriyelilere dostane şekilde yaklaştığı; İyi Parti lideri Akşener’in de ayrımcılık, ötekileştirme veya önyargılı söylemlerden uzak durduğu gözükmektedir. Buna karşın, Zafer Partisi lideri Özdağ’ın, toplumda meydana gelen neredeyse bütün olumsuzlukları geçici koruma kapsamında bulunan Suriyeliler ile ilişkilendirdiği ve yine neredeyse her zaman ayrıştırıcı ve ötekileştirici söylemler kullandığı görülmektedir. Zafer Partisi’nin kuruluşundan sonra söylemleri keskinleşmiş olup, önyargılı aktarımlara da çokça başvurmaktadır. Bu durum da, Özdağ’ın söylemlerinin nefret içerikli oluşu sonucunu beraberinde getirmektedir.
Nefret Söylemi Suriyeli Sığınmacılar Milliyetçi Siyasetciler
When hate speech studies in Turkey and in the world are examined, it can be said that hate speech in the society is measured mostly with studies conducted on social media, and there are very few studies on hate speech in political communication, especially for political party leaders. This study aims to reveal whether nationalist political parties in Turkey use hate speech regarding Syrians under temporary protection, whose number is around 3.5 million according to official figures. It can be said that with the migration of Syrians to Turkey since 2011, the demographic structure has deteriorated in many cities and various social problems have arisen. However, hate speech has the potential to reveal “hate crimes” that can cause deeper wounds in society. In this study, which is important in this context, the statements of Devlet Bahçeli, Meral Akşener and Ümit Özdağ were examined with the method of discourse analysis. As a result of these examinations, although there are no prejudiced statements and discriminatory elements in the discourses of the Nationalist Movement Party leader Bahçeli regarding the Syrians under temporary protection, he approached the Syrians under temporary protection in a friendly way; It seems that the leader of the Good Party, Akşener, also stays away from discrimination, marginalization or prejudiced rhetoric. On the other hand, it is seen that the leader of the Victory Party, Özdağ, associates almost all the negativities that occur in the society with the Syrians under temporary protection and almost always uses discriminatory and marginalizing discourses.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2023 |
Gönderilme Tarihi | 30 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
Twitter Google Akademik Academia.edu
@DergisiBilgi Bilgi Dergisi Google Akademik Hesabı Bilgi Dergisi Academia.edu Hesabı
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.