16. Yüzyılın ortalarında Bahçesaray’da dünyaya gelen Muhammed ilköğrenimini kendi köyüne yakın olan Arvas’ta tamamlamak ister. Başarısını gören Hocası ona Hizan’daki medreselere gitmesini tavsiye eder. Bunun üzerine Muhammed, Hizan’a gider. Bahçesaray’dan (Müküs) medrese eğitimi için Hizan’a gelen Muhammed, Hizan’daki ünlü medreselerden birinde Feqe (medrese öğrencisi/talebesi) olur. Medrese öğrencisi olduğu sırada, dönemin Hizan Bey’i (Miri) Cihan Bey’in Sinem adındaki kızına sevdalanır. Sinem’in annesi ölmüş, babası Sinem adında biriyle evlenmiştir. Yani Sinem, üvey annesiyle aynı adı taşımaktadır. Feqe Muhammed’in başarısını ve medresedeki gözde talebelerden biri olmasını kıskananlar Mir’e, Feqe’nin karısına âşık olduğunu gammazlar. Bunun üzerine Feqe Muhammed Hizan’dan ayrılmak zorunda kalır. Sinem Feqe Muhammed’in ayrılığına dayanamaz ve kahrından ölür. Sinem’in ölümünü duyan Feqe’nin geri dönüşüyle ilgili efsaneler vardır. Buna göre Feqe geri döner; Sinem’in mezar taşına sarılır. Kollarının izi mezar taşında kalır. Bu aşamadan sonra Feqe Muhammed, fizik âlemden metafizik âleme geçer. Önce, karşı cinsten iki kişi arasındaki fiziksel âlemle sınırlı bu aşk öyküsü trajik bir aşk öyküsüne dönüşür. Vuslata ermeyişle beraber, metafizik bir boyuta kayar. Bu çalışmada Hizan’da yaşanan trajik aşk öyküsünün fizik ve metafizik boyutu ile bu aşkla ünlenen iki tarihi şahsiyet olan Feqiye Teyran ile Sinem’in hayatı ele alınacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 9 Sayı: 2 |