Psikanalitik edebiyat teorisi, sık kullanılan analitik yaklaşımlardan biridir. Teori gerçek hayattaki öznelerin yanında, edebi eserlerdeki karakterlerin bilinçdışı güdüleri ve arzularını da anlamaya çalışmaktadır. Sigmund Freud tarafından temeli atılan ve onun takipçileri tarafından geliştirilen bu teori, edebi bir metindeki sözlerin, davranışların ve eylemlerin, karakterlerin ve aynı şekilde yazarın bastırılmış arzularını ve kaygılarını ortaya çıkarmak için, eserin psikanalitik bir mercekle yorumlanabileceğini ileri sürmektedir.
Psikanalitik yaklaşımda psikoseksüel evrelerden oral dönem, anne ile çocuk arasındaki güçlü bağların önde olduğu dönemdir ve babayla rekabet henüz ortaya çıkmamıştır. Bu dönem preödipal dönem olarak da adlandırılabilir. Bu evrede, cinsel farklılıkların algılanmaya başlanması ile birlikte çocuk, karşı cins ebeveyne yönelir. Fallik dönemi kapsayan bu evre ödipal dönem olarak ifade edilmektedir. Bu dönem ile birlikte çocuğun hayatına olumlu veya olumsuz olarak algıladığı baba da dahil olmaktadır. Masallar kuşaklar boyunca aktarılarak günümüze kadar sözlü ve yazılı olarak ulaşmışlardır. Masallarda bulunabilen korku, şiddet öğeleri gibi durumların çocuklar üzerindeki etkisi, bu içeriği çocuğun nasıl algıladığı ve özümsediği psikanalitik edebiyat kuramcılarının ilgisini çekmiştir. Ödipal öncesi ve sonrası dönemlerde çocuğun, birtakım bilinçdışı meselelerinin çözülmesinde masal dilinin etkili olabileceği varsayılmaktadır.
Bu yazıda; psikanalitik kuram yönünden özellikle çocuğun preödipal dönem meselelerini içerdiği düşünülen Keloğlan ve Dev Anası masalı, 'psikanalitik edebiyat teorisi' ışığında yorumlanmaya çalışılmıştır.
Yazının her hangi bir kurumsal bağlantısı bulunmamaktadır.
Psychoanalytic literary theory is one of the frequently used analytical approaches. The theory tries to understand the unconscious motivations and desires of characters in literary works, as well as subjects in real life. This theory, founded by Sigmund Freud and developed by his followers, suggests that the words, behaviors and actions in a literary text can be interpreted through a psychoanalytic lens in order to reveal the repressed desires and anxieties of the characters and the author alike.
In the psychoanalytic approach, the oral stage, one of the psychosexual stages, is the period when strong bonds between the mother and the child are at the forefront, and competition with the father has not yet emerged. This period can also be called the pre-oedipal period. At this stage, as sexual differences begin to be perceived, the child turns towards the opposite-sex parent. This phase, which includes the phallic period, is referred to as the oedipal period. During this period, the father, whom the child perceives as positive or negative, is also included in the child's life. Fairy tales have been passed down through generations and have survived until today, both orally and in writing. The effects of situations such as fear and violence that can be found in fairy tale on children and how the child perceives and assimilates this content have attracted the attention of psychoanalytic literary theorists. It is assumed that the language of fairy tale can be effective in solving some unconscious issues of the child in the pre- and post-oedipal periods.
In this text; In terms of psychoanalytic theory, the tale of Keloğlan and the Giant's Mother, which is thought to include the issues of the child's pre-oedipal period, has been tried to be interpreted in the light of 'psychoanalytic literary theory'.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Cinsel Gelişim, Kişilik Gelişimi |
Bölüm | Derleme Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 28 Temmuz 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 29 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 17 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 20 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 7 Sayı: 14 |