Halk hikayeleri, insanlığın ortak mirası olarak geçmişten günümüze kadar farklı anlatı biçimlerinde kuşaktan kuşağa aktarılmış anonim eserlerdir. İnsanların deneyimlerini, korkularını, mutluluklarını, savaşlarını, kahramanlıklarını anlatan bu hikayelerde aşka da yer verilmiştir. Halk hikayelerinde aşk, çeşitli engellerle kavuşamayan kadın ve erkeklerin maceralarında dile getirilmiştir. İki tarafında aşıklık sıfatını paylaştığı, iki kahramanlı, karşılıklı aşk hikayeleri, farklı biçimlerde yazılmış ama en çok kafiyeli, ikili mısralardan oluşan mesnevi tarzında olanlar dikkat çekmiştir. Leyla ve Mecnun’un hikayesi, en bilinen aşk hikayelerinden biridir. Arap edebiyatından kaynağını alan hikâye, Fars ve Türk edebiyatları başta olmak üzere tüm dünyaya yayılmış; her toplumun kendi yerel kültürüne göre biçimlenmiş, ama özü aynı kalmıştır. Mesnevi şeklinde ilk defa Nizami-i Gencevi tarafından Farsça yazılan hikâye, Türk edebiyatında da ilk kez Gülşehri tarafından konu olmuştur. Daha sonra birçok edebiyatçının eserlerine konu ederek ya da doğrudan aktardığı Leyla ve Mecnun’un aşkı, en güzel ifadesini 16. yüzyılda Fuzuli’nin mesnevisinde bulmuştur. Günümüzün çağdaş eserlerinde de yer almaya devam eden hikâye, sanatın farklı formları aracılığıyla da yansıtılmış, ama özellikle geniş kitlelere ulaşan sinema ile görselleştirilmesi, kıssayı somutlaştırmıştır. Türk Sineması’nda popüler melodramlar içinde işlenen halk anlatısı, Leyla ve Mecnun Gibi (1963), Leyla ile Mecnun (1972), Leyla ile Mecnun (1982) adlı filmlerde ele alınmıştır. Türk Sineması’nın, toplumda yaşanan siyasal, ekonomik ve sosyal-kültürel ani değişikliklerle şekillenen farklı dönemlerinde yapılan bu filmleri, sinematografik ve anlatı özellikleri bakımından toplumsal bağlamdan etkilenerek biçimlenmiştir. Bu çalışmada, sinemada dramaturji analizi ile filmlerin ana hikâyeyi aktarırken ne yönde farklılaştırdıkları ve çekildikleri dönemin toplumsal bağlamıyla, birbirlerinden hangi özelliklerle ayrıldıkları incelenmiştir.
Folk tales are anonymous works that have been passed down from generation to generation in different narrative forms from past to present as the common heritage of humanity. These stories, which tell about people's experiences, fears, happiness, wars and heroism, also include love. In folk tales, love is expressed in the adventures of men and women who cannot meet due to various obstacles. The mutual love stories with two heroes, in which both sides share the adjective of lover, are written in different ways, but mostly those written in the masnavi style, which consists of rhyming and double verses, attracted attention. The story of Leyli and Majnun is one of the most well-known love stories. The story, which originates from Arabic literature, has spread all over the world, especially Persian and Turkish literatures; Each society has been shaped according to its local culture, but its essence has remained the same. The story, which was written in Persian for the first time by Nizami-i Ganjevi in the form of Masnavi, was also the subject of Gülşehir for the first time in Turkish literature. The love of Leyli and Majnun, which was later mentioned by many literary figures in their works or directly conveyed, found its most beautiful expression in Fuzuli's masnavi in the 16th century. The story, which continues to take place in today's contemporary works, has also been reflected through different forms of art, but its visualization, especially with cinema reaching large masses, has embodied the parable. The folk narrative, which is handled in popular melodramas in Turkish Cinema, was discussed in the films Leyla and Mecnun Gibi (1963), Leyla and Mecnun (1972), Leyla and Mecnun (1982). These films, which were made in different periods of Turkish Cinema shaped by the political, economic and social-cultural sudden changes in the society, were shaped by being influenced by the social context in terms of their cinematographic and narrative features. In this study, with the analysis of dramaturgy in cinema, it has been revealed how the films differ while conveying the main story and how they differ from each other with the social context of the period in which they were shot.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları (Diğer) |
Bölüm | Research Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ocak 2025 |
Gönderilme Tarihi | 7 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 20 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 8 Sayı: 1 |