Kur’an varlıklardan, evrenden ve onların yaratılış ve oluşumlarından bahsetmektedir.
Ancak bilimde olduğu gibi geniş bir şekilde varlıkların yaratılışının bütün
ayrıntılarından bahsetmez. Kur’ân bir öğüt kitabı olduğundan onda hakikatler daha
ziyade ibret ve öğüt şeklinde dile getirilmekte, varlıkların nasıl yaratıldıklarından
daha çok niçin yaratıldıklarından ve yaradılış gayelerinden bahsedilmekte ve bunların
keyfiyetinin (nasıllığının) derinliğine inilmemektedir.
Kur’ân varlıklardan bahsederken asıl gayesi eserden müessire gitmektir. Basarımızı
varlıklara çivirirken gayesi basiretimizle Allah’a algılamaktır;“Gece ve gündüz,
güneş ve ay O’nun ayetlerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin Alah’a kulluk ediyorsanız,
onları yaratana secde ediniz”(Fussilet, 41/37) derken nazarımızı kozmik varlıklara değil
onları istihdam eden kuvvete çevirmektir. Bu gayeye hizmet ettiği için Kur’ân
“Göklerde ve yerde olanlara bakın!” (Yûnus, 10/101) “Görmediler mi Allah nasıl yaratmayı
başlatıyor, sonra onu iade ediyor (dönüp yeniden yaratıyor). Bu, Allah’a göre kolaydır.Yeryüzünde gezin, bakın yaratmağa nasıl başladı, sonra Allah, son yaratmayı da yapacaktır.
Çünkü Allah, her şeye kadirdir”(Ankebut, 29/19-20) diyerek bir nevi ilmî ve müşahedeye
dayalı delillerle iman etmemizi istemektedir. Bundan dolayı Kur’ân’ın bilimsel tefsiri,
inancın pekişmesi açısından büyük bir önem arzetmektedir. Makalemiz Kur’ân’ın
bilimsel tefsirinin konumunu bazı ayetleri ilmî gelişmeler ve ilmin sabiteleri ışığında
analizlere tabi tutarak irdelemeye çalışmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 24 Eylül 2018 |
Kabul Tarihi | 17 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 12 |