Bilgi felsefesi açısından bilginin değeri bilinenin değeriyle eşdeğer. İslam inancında bilginin en yücesi, Allah hakkındaki bilgidir. Kelam ilmi de Allah’ı konu edindiğinden şeref kartelasının en üstün payesine layık görülmüştür. Kelamda Allah’ın kim ve nasıl olduğuna dair birbirinden farklı istidlal yöntemleri geliştirilmiştir. Kur’ân ise Allah’ı Esmâ-i Hüsnâ’sıyla tanıtmıştır. Esmâ-i Hüsnâ, Allah’ı tanımda ayırıcı bir önemi haiz oluşundan dolayı en değerli bilgi kaynakları arasında sayılmıştır. Bu bakımdan Esmâ-i Hüsnâ’yı bilmek olsa da olur kabilinden değil, olmazsa olmaz kabilinden zorunlu bir bilgidir. Esmâ-i Hüsnâ, Allah’ı tanımanın en sahici yolu, Allah tarafından insan idrakine sunulan ilahi bir imkândır. Sahih bir Allah tasavvurunun en sahici başvuru merciidir. Allah’ı esmâ’sından tanıtma yöntemini seçenlerden biri mutasavvıf Molla Ahmed el-Cizîrî’dir. Mela, Allah’ın varlığını, birliğini, yaratıcılığını, benzersizliğini ve alemle olan ilişkisini esmâsı ile ifade etmiştir. Her bir ismi farklı bir veçhesinin işareti olarak işlemiştir. Mela’nın tasavvuf felsefesinde her bir esmâ aynı zamanda ilahî azametin birer işaretidir. Mela’ya göre Allah aşkın ve mutlak zatını, insan idrakine esmâ’sı yoluyla açmıştır. Bu bakımdan her bir ilahi isim Allah’ın bir yönünün tecellisidir. Hakikatin bir başka veçhesine ışık tuttuğu gibi mevcudatın her bir zerresi de hakikati akseden bir aynadır. Yani varlık Allah’ın varlığının delili, isim ise varlığın ondan olduğunun kanıtıdır. Çalışmada Mela’nın Allah tasavvuru Esmâ-i Hüsnâ üzerinden temellendirilip ilahî esmâ hususunda mezhep içi özgünlüğü tevkîfîlik-kıyasâsîlik bağlamında temellendirilecektir.
Bilgi felsefesi açısından bilginin değeri bilinenin değeriyle eşdeğer kabul edilmektedir. İslam inancında ise bilginin en yücesi, Allah hakkındaki bilgidir. Kelam ilmi Allah’ı konu edindiğinden şeref kartelasının en üstün mertebesine layık görülmüştür. Kelamda Allah’ın kim ve nasıl olduğuna dair birbirinden farklı istidlal yöntemleri geliştirilmiştir. Kur’ân ise Allah’ı daha çok Esmâ-i Hüsnâ’sıyla tanıtmıştır. Esmâ-i Hüsnâ, Allah’ı tanımada ayırıcı bir önemi haiz oluşundan dolayı en değerli bilgi kaynakları arasında sayılmıştır. Bu bakımdan Esmâ-i Hüsnâ’yı bilmek olmazsa olmaz kabilinden zorunlu bir bilgidir. Esmâ-i Hüsnâ, Allah’ı tanımanın en sahici yolu ve insan idrakine sunulan ilahi bir imkândır. Sahih bir Allah tasavvurunun en sağlam başvuru merciidir. Allah’ı esmâsından tanıtma yöntemini seçenlerden biri de mutasavvıf Molla Ahmed el-Cezerî’dir. Cezerî, Allah’ın varlığını, birliğini, yaratıcılığını, benzersizliğini ve alemle olan ilişkisini esmâsı ile ifade etmiş, O’nun her bir ismi farklı bir veçhesinin işareti olarak kabul etmiştir. Ona göre her bir esmâ aynı zamanda ilahî azametin birer işaretidir. Allah, aşkın ve mutlak zatını, insan idrakine esmâsı yoluyla açmıştır. Bu bakımdan her bir ilahi isim Allah’ın bir yönünün tecellisidir. Hakikatin bir başka veçhesine ışık tuttuğu gibi mevcudatın her bir zerresi de hakikati akseden bir aynadır. Yani varlık Allah’ın varlığının delili, isim ise varlığın ondan olduğunun kanıtıdır. Çalışmada Cezerî’nin Allah tasavvuru Esmâ-i Hüsnâ üzerinden ele alınacak vetemellendirilip mensubu olduğu Eş’arî mezhebine muhalif hususlar tevkîfîlik-kıyasîlik bağlamında temellendirilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 28 Mart 2022 |
Kabul Tarihi | 20 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 19 |