Varolmayanı yaratma dürtüsünün, varolanı kavramanın ve ona anlam vermenin doğal bir sonucu olduğu ve bunun mekân tasarımı için de geçerli olduğu düşünülebilir. Bir şeyin "tasarım" olabilmesi için, içinde yaratıldığı günün kriterlerine bağlı kalmaktan çok; çağının gerektirdiklerinin ötesini de öngörmesi gerekmektedir. İnsanın temel ihtiyacı "barınma" fonksiyonunu karşılayan bir boşluk olan mekân giderek, bir gereksinme olduğu kadar, kişisel beğenileri ve duyguları içeren bir nitelik kazanmaya başlamıştır. İnsanın duyarlılıklarını başkalarına ileten bir "araç" haline dönüşen mekân, kişiselleştirilerek kimlikleri yansıtan bir "arayüz" olarak değerlendirilmektedir. Teknolojik ve endüstriyel gelişmelere rağmen insanlar sosyal ya da fiziki çevrede gündelik yaşantılarını sürdürürken hiçbir şeyin değişmesini istememektedirler. Bunlar ışığında mekân tasarımında endüstriyel boyut irdelendiğinde "kalıcılık" kavramı karşımıza çıkmaktadır. Nedir kalıcı olarak nitelenen? Üretilen mekân, ürün, fikir gerçekten "kalıcı" ise içerik oluşturduğu gerçek fonksiyonu her keresinde evrensel ve herkesi ilgilendirecek nitelik içerdiği içindir denilebilir. Bir başka söylemle, çağlar boyunca var olmuş ve çağlar boyunca var olacak bir gerçeğe, bir duyarlılığa değinmiş, onu neredeyse dönüştürmüş olan kalıcıdır demek de mümkündür. Bu çalışmada, mekân tasarımında endüstriyel boyut irdelendiğinde karşımıza çıkan teknolojik değişimlerin, gelişmelerin "kalıcılık" kavramını ne şekilde etkilediği tartışılarak gündelik yaşantımızda var edilen "arayüz mekân"ların geçmiş (anlama) ve gelecek (ifade etme) arasında sürekli kendini yenileyen "dönüştürme" sürecindeki yeri irdelenmeye çalışılacaktır. Bu, geçmişin yeni bir ifadeye dönüştürülerek bir "arayüz mekân" ile geleceğe aktarımıdır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 6 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.