Diyabet, günümüz insanlarının yaşam koşullarından dolayı tüm dünyada hızla yayılmakta olan ve yüksek mortalite ve morbidite riski taşıyan bir hastalıktır. Tip 1 diyabet, pankreatik B hücrelerinin oldukça spesifik bir şekilde tahrip edilmesinden kaynaklanmakta ve kronik hiperglisemi ile sonuçlanmaktadır. Tip 1 diyabetli bireylerin hayatta kalabilmesi için kronik olarak eksojen insülin enjeksiyonu yapılması gerekmektedir. Son yıllardaki veriler Tip 1 diyabet insidansının artmakta olduğunu göstermektedir. Diyabet yönetiminin önemli bir amacı aşırı hipoglisemi olmadan erişilebilen normal hemoglobin A1c'yi (HbA1c) elde etmektir. Egzersiz, kas büzülme hızına, kuvvetine ve enerji substratlarının kullanımına bağlı olarak aerobik ve anaerobik olmak üzere iki farklı kategoriye ayrılmaktadır. Bu iki egzersiz kategorisi, diyabetli kişilerde kan glikoz düzeyleri üzerinde farklı etkilere sahiptir. Tip 1 diyabetli bireyler, sürekli orta şiddette egzersiz sırasında ve sonrasında hipoglisemiye duyarlıyken; aralıklı yüksek şiddette egzersiz sırasında hiperglisemiye duyarlıdırlar. Hipoglisemi, egzersizden sonra 24-36 saate kadar sürebilir veya gecikebilir. Egzersizin; terleme, baş dönmesi ve yorgunluk gibi bazı hipoglisemi semptomlarını maskelediği bilinmektedir. Tip 1 diyabetli kişiler egzersiz sırasında glikoz seviyelerini doğru olarak tahmin edemeyebilir veya hipoglisemik hissedemeyebilirler. İnsülin ile tedavi edilen hastalar; kan glikozu monitorizasyonu, insülin enjeksiyonun yeri ve miktarı, uygun diyet takviyesi ile ilgili bazı basit kurallara uyarak egzersize bağlı hipoglisemi ve hiperglisemi riskini sınırlayabilirler.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Spor ve Beslenme |
Bölüm | Derlemeler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ağustos 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 2 Sayı: 1 |