Winds of war prevailing over Europe at the beginning of the 20th Century tormented the continent by transforming it into a so called “barrel-of-gunpowder” and mutual declarations of war thence ensued led to unprecedented series of wars which could not have been avoided by any part of Europe, just like the Ottoman Empire… Çanakkale Front was but only one of the innumerable fronts opened in the war. At a meeting held by the War Council, in London, in January 1915, a discussion on waging war against Central Powers was brought up, and consequently a plan of naval attack directed at Çanakkale Strait was accepted. In view of the British authorities by seizing Gelibolu Peninsula the road to İstanbul would be cleared, and thereby casting Turks out of the war a direct link would have been established. To this end, Entente Powers launched their first attack on the Çanakkale Strait in November 1914. The bombardment aimed at destroying the coastal fortifications was repeated over and over again and finally on 18 March 1915 a comprehensive attack was launched. Entente Forces not succeeding in crossing the Strait from the sea launched a land warfare by landing forces to various locations as of 25 April 1915 that was to last for eight-and-a-half-months. Failing to achieve their targets the Ententes, in August 1915, attempted an amphibious campaign on the Anafartalar sector through Suvla Bay for the last time. However, to their dismay, they had to evacuate Gelibolu disillusioned. This article thoroughly embraces Çanakkale Battles’ military aspects by referring to the anecdotes and striking stories of warring soldiers. Moreover, the brilliant role Mustafa Kemal – first as the 19th Division Commander, then as the Commander of the Anafartalar Group – played in winning battles is put forward
20’nci yüzyıl başında Avrupa’da esen savaş rüzgârları, 1914 yılı yaz aylarına gelindiğinde kıtayı adeta bir barut fıçısı haline getirmiş, kısa sürede birbirini izleyen karşılıklı savaş ilanlarıyla o güne dek görülmemiş yoğunlukta bir savaş başladığında Avrupa’nın hiçbir parçası ortaya çıkan bu mücadelenin uzağında kalamamıştı, tıpkı Osmanlı Devleti gibi... Çanakkale cephesi ise, bu savaşta açılan onlarca cepheden sadece bir tanesiydi. İttifak Devletlerine karşı yeni bir cephe açılması konusunu müzakere etmek üzere Ocak 1915’te Londra’da toplanan Savaş Konseyinde, Çanakkale Boğazına denizden taarruz planı kabul edilmişti. İngiliz yetkililere göre, Gelibolu Yarımadası alınarak İstanbul yolu açılabilir, Türkler savaş dışı bırakılarak Rusya ile doğrudan bağlantı sağlanabilirdi.
Bu amaçla İtilâf Devletleri; Çanakkale Boğazına ilk saldılarına Kasım 1914’te başladılar. Gemilerden top ateşiyle kıyı istihkâmlarına yapılan bu saldırı, daha sonraki günlerde de tekrarlandı ve nihayet en kapsamlı saldırı 18 Mart’ta gerçekleşti. Ancak bu muharebe sonucunda başarılı olamayıp Boğaz’ı denizden aşamayan İtilâf Devletleri, bu kez 25 Nisan 1915’te farklı bölgelerden yaptıkları çıkarma harekâtıyla yaklaşık 8,5 ay devam eden kara muharebelerini başlatmışlardı. Ancak bu safhada da başarılı olamayacaklar ve son kez Ağustos 1915’te Suvla koyundan Anafartalar bölgesine çıkarma harekâtına girişeceklerdir. Ancak muharebelerin bu safhasında da başarılı olamadıklarından Gelibolu’yu tahliye etmek zorunda kalacaklardır.
Bu makalede Çanakkale Muharebeleri, askerî yönüyle bir bütün olarak ele alınmış, anekdotlarla cephede savaşan askerlerin ilginç öykülerine yer verilmiştir. Ayrıca bu cephede yıldızı parlayan, önce 19’uncu Tümen Komutanı daha sonra Anafartalar Grup Komutanı olan Mustafa Kemal’in muharebelerin kazanılmasındaki rolü ortaya konulmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mayıs 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 13 Sayı: 18 |