Geç Antik Çağ’da Hristiyan ayinlerinin gerçekleştirildiği
başlıca yapı tipi olan bazilikal planlı kiliseler, kendi içlerinde farklı
çeşitlemeleri ve boyutlarıyla; yeni mekân eklemeleri, küçük değişiklikler ve
tamiratlar gibi birtakım müdahalelerle, VII. yüzyıla kadar kullanılmaya devam
etmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu’nun “Karanlık Çağ”ının sona ermesiyle, bu
bazilikaların da çoğu yıkıntı haline gelmiş ve terk edilmiştir. Bunu izleyen
dönemlerde, bazı eski yıkıntı bazilikaların içlerine küçük boyutlu ve genelde
tek nefli yeni şapeller inşa edilmiştir. Bu yeni şapeller, küçük ölçekleri ve
basit litürjik kurgularıyla, düzenli gerçekleştirilen büyük ayinlere hizmet
edecek kapasiteye uygun tasarlanmamış görünmekte; dolayısıyla Geç Antik Çağ
bazilikalarının Orta Çağ’daki bu türlü dönüşümlerinin başka gerekçeler
temelinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu makalede “kilise içinde
kilise” uygulaması, eski kilise alanının anlamı ve devamlılığı bağlamında
tartışılmaktadır. Bu giriş niteliğindeki çalışmamız, bir yandan “kilise içinde
kilise” uygulamasının altında yatan temel sebebin eski kutsal alanı canlı tutmakla
ilgili olduğunu göstermişken; Lykia’da tanımlayabildiğimiz birtakım örneklerin
hac, anı ve mezarlık kiliseleri işlevinde kullanılmalarının yanı sıra; bazı
durumlarda küçük çaplı ve sadece belli başlı ayinlere hizmet eden şapeller
olarak hizmet gördüklerine işaret etmiştir.
Bazilika Geç Antik Çağ İkinci Kullanım Spolia Orta Doğu Roma Lykia
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Arkeoloji |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 10 Nisan 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 7 |
İlgili yılın sayısında en fazla 25 makale yayımlanır ve makale kabul tarihleri 15 Ekim ile 1 Mayıs arasındadır. 2024 yılı Ekim ayı itibariyle Cedrus sadece yabancı dilde makale kabul edecektir.