Ottoman literacy was transformed in the 18th century via the insertion of new social groups into the written world and their reading and writing practices. As a contribution to this argument in Ottoman studies, this study discusses a new type of mecmua (miscellany) that has become prevalent as an individual genre in this period. The most obvious characteristic of this type of mecmua is that they are nourished from their writers’ lives, and intellectual and social worlds, thus they turn into ‘ego-documents.’ These mecmuas which have one or several copies are even the only source about their writers.
Three samples investigated in this study – Dâyezâde Mustafa’s (1700/1-1753?) Selimiye Risalesi, Süleyman Fâik’s (1783-1838) Mecmua, and Saraybosnalı Molla Mustafa’s (1731/2-1809) Rûznâme– oscillate towards three distinct genres, an architectural monograph, personal scrapbook and almanac, responsively. However, they have many shared aspects as their writers are officers (a scribe, a chamberlain, and an accountant), they are written with a relatively simple language, they have daily, realistic content, and their audience is composed of their writers’ friends or readers who share the same interests with them. By investigating the common and distinct aspects of these mecmuas, this study aims to illuminate the transformation of Ottoman mecmua authorship in the 18th century.
Mecmua Ottoman literacy ego-documents Dâyezâde Mustafa Süleyman Fâik Saraybosnalı Molla Mustafa
Osmanlı okuryazarlığı, yazılı dünyaya dahil olan yeni sosyal gruplarla ve bu grupların getirdiği yeni okuma ve yazma pratikleriyle 18.yüzyılda önemli bir dönüşüme uğramıştır. Osmanlı çalışmalarında kendine önemli bir yer bulmaya başlayan bu argümana bir katkı olarak bu çalışma, bu dönemde yeni tip bir mecmuanın münferit bir tür olarak yaygınlık kazandığını tartışır. Bu mecmua tipindeki en belirgin özellik, yazarlarının kişisel hayatlarından, çevrelerinden ve düşüncelerinden daha fazla beslenerek adeta birer ben-anlatısına dönüşmeleridir. Hatta, tek bir kişi tarafından yazılan ve günümüze bir ya da birkaç nüsha halinde intikal eden bu mecmualar, yazarları hakkındaki yegâne bilgi kaynağıdırlar.
Bu çalışmada incelenen üç örnek –Dâyezâde Mustafa’nın (1700/1-1753?) Selimiye Risalesi, Süleyman Fâik’in (1783-1838) Mecmua’sı ve Saraybosnalı Molla Mustafa’nın (1731/2-1809) Rûznâme’si— mimari monograf, kişisel mecmua ve rûznâme (vâkıât, vefeyât) olmak üzere üç farklı türe uzanmaktadır. Buna rağmen, kâtip, kethüda, muhasebeci gibi memur-yazarlar tarafından yazılmaları, anlaşılır dil ve gündelik bir üsluba sahip olmaları, güncel gerçeklikle dolu bir içeriğe sahip olmaları ve okur kitlesi olarak kendi arkadaş çevrelerine ya da ortak meraklara sahip kişilere seslenmeleri gibi ortak özelliklere sahiptirler. Bu çalışmada, bu üç mecmuanın farklılaşan ve ortaklaşan özelliklerine dair örnekler sunularak Osmanlı mecmua okuryazarlığının 18.yüzyıldaki dönüşümüne ışık tutmaları hedeflenmektedir.
Mecmua Osmanlı okuryazarlığı ben-anlatıları Dâyezâde Mustafa Süleyman Fâik Saraybosnalı Molla Mustafa.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Biyografi, Tarihsel Çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 7 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 18 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 2 Sayı: 2 |