Son on yıldır Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik yolundan uzaklaştığı ve
Türk Dış Politikası’nda bir “oryantasyon değişimi” olduğuna ilişkin tartışmalar yoğunlaşmıştır. Bu bağlamda bu çalışma, Charles Hermann’ın
tanımladığı dış politika değişim kategorilerini kullanarak Türkiye-AB
ilişkilerindeki değişimi açıklamayı amaçlamaktadır. Arap baharının başlangıcından beri bölgede artan istikrarsızlık ve Suriye iç savaşının tetiklediği mülteci krizinin etkileri Avrupa’nın en önemli sorunlarından biri
olmuştur. Göçmenler için Ortadoğu’dan Schengen bölgesine geçiş ülkesi
olması bakımından Türkiye’nin Avrupa’yı düzensiz göçten koruyan bir
tampon devlet olması Türkiye’nin Avrupa Birliği için önemini arttırmıştır. Bu süreç 2015 yılından beri sınır güvenliği ve göç yönetimi konusunda
Türkiye’nin işbirliğini sağlamak için üyelik görüşmelerini ve vize serbestliği programını hızlandırarak Türkiye-AB ilişkileri yeniden canlanmasına
neden olmuştur. Bu çerçevede, bu makale Türkiye-AB arasındaki yeniden
canlanan ilişkilerin iki nedenle kopma noktasına geldiğini saptamaktadır:
AB üye ülkelerinde yükselen popülizm ve yabancı düşmanlığı ve Türkiye’de 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan darbe girişimini takip eden gelişmelerle artan Avrupa şüpheciliği söylemi. Sonuç olarak, ilişkilerde “tam
üyelikten stratejik ortaklığa” bir “hedef değişimi” sürecinin başladığını
iddia etmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Şubat 2018 |
Gönderilme Tarihi | 1 Şubat 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 16 Sayı: 31 |