Zaman üzerine sinema felsefesinde karşımıza iki temel Deleuzyen kavram çıkmaktadır. Bu kavramlardan ilki zamanı yaratabilmek için antik felsefi gelenek, Newton fiziği ve kapitalizmin montaj hattı ile bağlantılı bir şekilde harekete dayanan hareket-imge kavramıdır. Hareket-imge kavramı sinemada karşılığını duyusal-motor şemada sunulan eylem-tepki birliğinin varlığı ile bulur ve nedensonuç ilişkileriyle ilerleyen ve sağladığı zaman-mekân bütünlüğü ile kendi içinde tutarlı bir kurmaca dünya sunan filmlere karşılık gelir. Diğer kavram ise felsefede Bergson, fizikte kuantum fiziği ve sosyolojide modernite eleştirileri bağlamında okuması yapılabilecek olan zaman-imgedir. Zaman-imge İkinci Dünya Savaşı sonrasında önemli yönetmelerin kullandıkları sinematik anlatımla, zamanı edimsel değil, virtüel bir şekilde yaratarak geçmiş ve şimdinin bir aradalığını sunan zamanın hareketten bağımsız bir imgesini tanımlar. Zamanın bu kullanımı imgelerin kristalleşmesi ile izleyicinin öznellikler yaratabilmesi potansiyelini ortaya çıkarır. Bu çalışma zaman-imgenin ve kristalleşmenin klasik olmayan bir gerilimi yaratmakta nasıl yöntemler kullandığını açıklamayı amaçlamaktadır. Amaç kapsamında çalışmada belirsizlik, zaman-imge ve gerilim arasındaki bağlantı Charlie Kaufman’ın Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum (2020) isimli filmi, Deleuzyen bir bakış açısıyla zaman-imge kavramı ekseninde felsefi eleştiri yöntemi ile incelenmiştir. Zaman-imge sinemasına ilişkin olarak seçilen film Deleuze tarafından “Okuma işareti” (Lectosign) olarak ifade edilen sinematik gösterge kategorisi ile kronolojik bağlantıların koparıldığı “Zaman işareti” (Cronosign) kavramları çerçevesinde analize tabi tutulmuştur. Film anlatısının, eylemden bağımsız bir zaman imgesi sunduğunu ve zaman-imge sinemasına özgü anlatım stratejilerinin yarattığı belirsizliğin, filmde klasik anlatıya özgü gerilim stratejileri dışında bir gerilim duygusu yaratılmasına olanak sağladığını söylemek mümkündür.
Yok
Yok
Two basic Deleuzian concepts in cinema education involve time. In order to create the first concept, the old usage pattern involves the motion-image concept, whose basic foundation is Newtonian physics and the assembly line. The other concept is time-image, which involves Bergson’s reading on philosophy, educational physics in physics, and the criticism of modernity. The time-image is not designed to be formed by a change in the second world structure. This use of time can reveal the potential of the viewer to create subjectivities through the crystallization of images. Timeimage is not about thinking of explaining how this works or how to use it in a non-crystallizing order. Accordingly, based on the relationship between time-image and tension in the analysis, Charlie Kaufman’s film I’m Thinking of Ending Things (2020) is about a philosophical analysis regarding the concept of time-image from a Deleuzian perspective. This study analyzes the movie, which was chosen for its time-image cinema, within the framework of the concepts of chronosigns, in which chronological connections are broken with the category of a cinematic sign, which Deleuze expresses as lectosigns. The analysis of the case film through the philosophical concepts expressed in the theoretical part of the study is thought to contribute to the cinema literature by considering the limitations of studies in this field.
Yok
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Grafikler, Artırılmış Gerçeklik ve Oyunlar (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Proje Numarası | Yok |
Erken Görünüm Tarihi | 28 Temmuz 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 28 Temmuz 2023 |
Gönderilme Tarihi | 23 Eylül 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 64 |