The Ottoman legal system is built on religious (sharīʿa) and customary (ʿurfī) laws. The customary law consists of the rules that are not in contrast to the sacred law. Collection of regulations (qānūnnāme) were the most effective way for the execution of the customary laws. The qānūnnāme included the sultan’s orders and edicts (farman). Ottomans regulated and evaluated the taxes through measurements of lands specific times of the year. These measurements would be recorded into the taḥrīr books (written survey of immovable prop-erties). And the administrative qānūnnāme were included in these books. In the qānūnnāmes, we can find information about the taxes, and the unlawful executions of the customary actors (ahl al-ʿurf) as well as the tax regulations. The qānūnnāmes on sanjak are composed accord-ing to the economic, social, and geographical characteristics of the administrative district it is written about, and with this, they provide us information on these issues. In this article, three sanjak qānūnnāmes are taken as the central topic and Kamah, Āmid, Pojega are evaluated in terms of the execution of customary law in these districts. These qānūnnāmes include record-ings of various taxing regulations, altered and cancelled executions, amounts of taxes, and punishments. We can compare the three districts in their economic and social characteristics.
Summary: The Ottoman legal
system consists of sharia and
customary law. Ordinary law is based on some regulations which the sultan deems
necessary and is composed of laws. The Ordinary law should not contradict
sharia. When the Ottomans conquered a place, they generally protected the
current laws (such as Uzun Hasan's laws), except for necessary changes or
cancellations.
When the Ottomans
conquered a place, they used to make census to determine taxes. As a result of
this census, Sanjak qānūnnāmes were placed in taḥrīr books. It also involves issues such as public and criminal
law, customary tax regulations, and amounts of market taxes, which are approved
by the emperor. In
this article, the Sanjak qānūnnāmes of different regions belonging to the period
of Suleiman the Magnificent, whose dates are close to each other, were
selected. The Sanjak qānūnnāmes which are studied on are Kemah sanjak of Erzurum province belonging to
(937/1530) and Āmid sanjak of Diyarbekir
province belonging to (947/1540) and Pojega
sanjak of Budin province belonging to (950/1545). The reason for this is to
be able to compare the differences or stableness in tax and practices in the
mentioned date range. At the same time, attention has been paid to the
effectiveness of customary practices and the parts that are linked to sharīʾa. Some of the laws of Uzun Hasan
are in force in Kemah and Amid. In these two sanjaks, some of the bâc
taxes and some other taxes were removed. It is seen that the complaints made by
the public due to the excess of taxes are taken into consideration. For
example, in Kemah, the akche
of murahhasiyye paid by the villagers
for Armenian priests and bishops is one of them. The taxes that are abolished
include kulluk and blend tax and
taxes from various business lines. The tax, which was collected by the
governors of the sanjak and the castle beys
under the name of custom, which was imposed by some local administrators,
was cancelled by seeing bidat. When
three of the sanjaks are taken
together, there are cautions that unfair and unlawful tax collections made by
local administrators during tax collection have been abolished and these are
accepted as bidat.
Kemah sanjak qānūnnāme is 13
pages in total. Kemah, which has a geographical position and military transit
route, has commercial relations with cities such as Trabzon and Hasankeyf. In
Kemah, there are candle mill (şemhane),
creamery (bezirhane) and tavern (meyhane). Kemah is one of the places
where the climate has an impact on agriculture. Kemah's economy is based on
trade, agriculture, small livestock, beekeeping. In Kemah, where caravan trade
is important, trade goods are of value due to its location on the transit road.
The Kemah qānūnnāme also contains various taʿzīr for
unjust killing, wounding, and adultery. In the city, there are some arcs have
ownership in common. The fact that there are mills indicates that the rivers in
Kemah are utilized. Âmid Sanjak qānūnnāme
consists of two pages. The title that attracts our most attention is that there
is vitality and economic activity in the market since Âmid is on the
Aleppo-Mosul Silk Road. The high number of weaving looms is due to the
production of cotton. Amid has dye house and saphane. Indigo and Amid's red dye sold in the market shows the
importance of weaving.
Pojega sanjak qānūnnāme is composed of seven
pages. Among the qānūnnāmes we have
mentioned, this is the most legible one. In addition to the old practices,
there are some new regulations in this qānūnnāme.
The pig tax is only here because of the non-Muslim population. Transit tax fees
indicate trading viability. Based on the studies made on these three sanjaks, it can be said that in the qānūnnāme, the rights of the raia (reaya) were tried to be protected by the rescript of the Sultan
himself. Therefore, the most remarkable things in the qānūnnāme are not allowed unfair practices of local administrators
and without the need to collect taxes from the public. The dates of the qānūnnāme are close to each other and
Despite geographical differences, there is no remarkable change in taxation.
Although there are non-Muslim populations in all three sanjaks, it is mostly in the Pojega sanjak. The fact that the pig tax is collected only from this sanjak is evidence of this situation.
The presence of meyhane in Kemah,
Amid and Pojega sanjaks point to the
non-Muslim population. It is also used as a place where the villagers sell
their grape juice. The mill tax on Kemah and Pojega show that rivers are used
in common.
Osmanlı hukuk sistemi şer’î ve örfî hukuku esas almıştır. Örfî hukuk,
şer’î hukuka aykırı olmayan kanunlardan oluşmaktadır. Örfî hukukun
uygulanmasında en etkili olan düzenlemeler ise umumi kanunnâmelerdir. Bu kanunnâmeler, padişahın emir ve
fermanlarını ihtiva eder. Osmanlı Devleti’nde belirli aralıklarla vergi tespiti
şeklinde arazi sayımları yapılırdı. Yapılan bu sayımlar, tahrir defterlerine
kaydedilirdi. Sancak kanunnâmeleri de tahrir defterlerinde yer alırdı. Sancak
kanunnâmelerinde, vergiler ve ehl-i örfün haksız uygulamalarının yanı sıra
çeşitli vergi düzenlemeleri bulunmaktadır. Sancak kanunnâmeleri, bulunduğu
yerin sosyal, ekonomik ve coğrafi özellikleri, örf ve adetleri dikkate alınarak
tanzim edildiği için toplumsal ve iktisadi tarih ile topografyaya ilişkin
ayrıntılı bilgilere ulaşılmasını sağlaması açısından önemlidir. Bu makalede, X.
(XVI.) Yüzyılda birbirine yakın tarihlerde yazılmış olan üç sancak kanunnâmesi
incelenmiştir. Bunlar, Kemah, Âmid, Pojega sancak kanunnâmeleridir. Ele alınan
bu sancak kanunnâmeleri, örfî hukukun uygulamalarına dair önemli örnekler
ihtiva etmektedir. Kanunnâmelerde, çeşitli vergi düzenlemeleri, değiştirilen
veya kaldırılan uygulamalar, vergi miktarları, bazı cezalar yer almaktadır.
Kanunnâmelerin sunduğu veriler çerçevesinde X. (XVI.) Yüzyıl özelinde bu üç sancağın ekonomik ve
sosyal durumu mukayeseli değerlendirilmiştir.
Özet:
Osmanlı
hukuk sistemi şer’î ve örfî hukuktan oluşmaktadır. Örfî hukuk, padişahın
gerekli gördüğü bazı düzenlemeleri esas almıştır ve kanunlardan müteşekkildir.
Örfî hukukun şer’î hukuka ters düşmemesi gerekir. Osmanlılar bir yeri
fethettiklerinde orada cari olan kanunları (Uzun Hasan kanunları gibi), ihtiyaç
halinde yaptıkları değişiklikler veya iptaller dışında umumiyetle
korumuşlardır.
Sancak kanunnâmeleri, Osmanlıların fetih akabinde vergi tespiti için
yaptıkları sayım neticesinde tahrir defterlerine yerleştirilmişlerdir. Aynı
zamanda padişah tarafından tasdik edilen, kamu ve ceza hukuku, örfî vergi
düzenlemeleri, pazar vergilerinin miktarları gibi konuları kapsar. Bu makalede,
Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait farklı bölgelerdeki sancak kanunnâmeleri
yakın tarihli olarak seçilmiştir. Ele alınan sancak kanunnâmeleri, (937/1530)
yılına ait Erzurum vilayeti Kemah sancağı, (947/1540) yılına ait Diyarbekir
vilayeti Âmid sancağı ve (950/1545) yılına ait Budin vilayeti Pojega sancağına
aittir. Bunun sebebi, söz konusu tarih aralığında vergi ve uygulamalardaki
farklılık veya değişmezlikleri mukayeseli olarak ortaya koyabilmektir. Aynı
zamanda örfî uygulamaların etkinliği ve şer’î hukukla bağlantılı olan
kısımlarına dikkat çekilmiştir. Sancaklar içerisinde Kemah ve Âmid’de Uzun
Hasan kanunlarının bazıları yürürlüktedir. Bu iki sancakta bâc vergilerinin
bazıları ve bunun dışındaki birtakım vergiler kaldırılmış veya
hafifletilmiştir. Halkın, vergilerin ağırlığından dolayı yaptıkları
şikayetlerin dikkate alındığı görülmektedir. Mesela, Kemah’ta Ermeni papazlar
ve piskoposlar için köylünün ödediği murahhasiyye akçesi bunlardan biridir.
Kaldırılan vergiler içerisinde kulluk ve harman resmi, çeşitli iş kollarından
alınan vergiler vardır. Bazı mahalli idareciler tarafından ihdas edilen
vergilerden olan, sancak ve kale beylerinin evlilik merasimlerinden âdet adı
altında tahsil ettikleri vergi de bidat görülerek iptal olunmuştur. Sancakların
üçüne birlikte bakıldığında mahalli idareciler tarafından vergi tahsili
sırasında yapılan haksız ve hukuksuz tahsilatların kaldırıldığına ve bunların
bidat kabul edildiğine dair ikazlar dikkati çekmektedir.
Kemah sancağı kanunnâmesi, 13 sayfadır. Coğrafi konumu ve askerî geçiş
güzergahı üzerinde olan Kemah’ın, Trabzon, Hasankeyf gibi şehirlerle ticarî
münasebetleri vardır. Kemah’ta şemhane, bezirhane, meyhane vardır. Kemah, iklimin ziraat üzerinde etkili olduğu
yerlerden birisidir. Kemah ekonomisinin temelini ticaret, ziraat, küçük baş
hayvancılık, arıcılık oluşturmaktadır. Kervan ticaretinin önemli olduğu
Kemah’ta, geçiş yolu üzerinde bulunmasının da etkisiyle ticari mallar değer
taşımaktadır. Kemah kanunnâmesinde haksız yere adam öldürme, yaralama ve zina
ile ilgili çeşitli tazir cezaları da yer almaktadır. Şehirde ortak mülkiyet
hakkı olan harklar vardır. Ayrıca değirmenlerin olması Kemah’ta nehirlerden
istifade edildiğini göstermektedir. Âmid sancağı kanunnâmesi defterde iki sayfa
olarak yer almaktadır. Kanunnâmenin muhtasar olmasının sebebi, umumi Osmanlı
kanununda yer alan başlıkların burada tekrar edilmemiş olmasıdır. Bu sebeple
diğer kanunnâmelere göre oldukça kısadır. En çok dikkatimizi çeken başlık,
Âmid’in Halep-Musul ipek yolu üzerinde olmasından dolayı pazarda canlılığın ve
ekonomik hareketliliğin olmasıdır. Dokuma tezgahlarının çok olması pamuk
üretiminin yapılmasından kaynaklanmaktadır. Âmid’de boyahane ve şaphane
bulunmaktadır. Pazarda satılan çivit ve Âmid’e has kızıl boya, dokumacılığın
önemini göstermektedir. Kızıl boya ile boyanan Diyarbekir pamuk ipliği
Avrupa’da da rağbet edilen ve dokumada tercih edilen ipliktir. İpekli kumaşlar
iç ve dış piyasada tercih edilmektedir. Âmid’de dut ağaçlarının çokluğu, ipekböceği
yetiştirilmesi ve Âmid ipeğinin değerli ve kıymetli bir kumaş olan tercih
edilmesi, pazarda satılması, ihraç edilmesi dikkati çekmektedir. Pazar
vergileri ve ayrıca transit ücretler, Âmid’in önemli bir ticari merkez olduğunu
göstermektedir. Büyük pazarlar dışında kapalı çarşısı da vardır.
Pojega sancak kanunnâmesi ise 7 sayfadır. Saydığımız kanunnâmeler içinde
yazısı en okunaklı olan kanunnâmedir. Pojega bugünkü Hırvatistan’ın Slavonya
bölgesindedir. Kanunnâmede eskiye bağlı uygulamalardan başka yeni bazı
düzenlemelerin olduğu görülmektedir. Gayrimüslim nüfus sebebiyle domuz vergisi
sadece burada vardır. Transit vergi ücretleri ticari canlılığa işaret
etmektedir. Pojega sancağında ise Osmanlı öncesinde var olan monopolye
uygulaması ve fıçı resminin devam ettiği görülmektedir. Bununla birlikte
Pojega’da harman ve şire zamanı usulsüz olarak tahsil edilen icazet akçesinin
ve resid akçesi adıyla alınan verginin kaldırıldığı bildirilmektedir. Aynı
şekilde mahalli idarecilerin kendi atları ve hayvanları için halktan otluk
bahası adı altında istedikleri akçe ve kendileri için bila bedel yiyecek
almalarına müsaade edilmeyeceğine dikkat çekilmektedir.
Bu üç sancak üzerinden yapılan değerlendirmelerde şunlar söylenebilir:
Kanunnâmelerde reayanın hakları bizatihi padişahın fermanı ile korunmaya
çalışılmıştır. Bu yüzden mahalli idarecilerin haksız uygulamalarına müsaade
edilmeyeceği ve halktan ihtiyaç dışında vergi alınmaması kanunnâmelerde en
dikkat çeken unsurlar olarak karşımıza çıkmıştır. Kanunnâmelerin tarihleri
birbirine yakın, coğrafi olarak farklılıkların olmasına rağmen vergilendirmede
dikkat çeken bir değişiklik yoktur. Ticari hayatın canlılığını koruduğu, tarım
faaliyetlerinin bölgenin fiziki şartlarına ve iklime göre devamlılık
gösterdiği, hayvancılığın ise yine bölgelerin coğrafyasına göre çeşitlendiği
dikkati çekmektedir. Üç sancakta gayrimüslim nüfus olmakla birlikte en fazla
Pojega sancağındadır. Bu durumu domuz vergisinin sadece burada olması ortaya
koymaktadır. Kemah, Âmid ve Pojega sancaklarında meyhanenin bulunması,
gayrimüslim nüfusa işaret etmektedir. Aynı zamanda burası köylülerin şirelerini
sattıkları yer olarak kullanılmaktadır. Kemah ve Pojega’da değirmen resminin
alınması, buradaki nehirlerden ortak kullanıma bağlı bir istifadenin olduğunu
göstermektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 13 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 23 Sayı: 2 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.