İslam düşüncesinde tefsire dair birikim çok farklı şekillerde karşımıza
çıkar. Bunlardan biri içinde tefsire dair bölümler barındıran enmûzec türü
eserlerdir. Enmûzec türü eserlerde ele alınan ilimlerin seçimi farklı ölçütlere
göre olabilmektedir. Bu ölçütler ilim tasnifi şeklinde olabileceği gibi birkaç
ilimle de sınırlandırılabilmektedir. Biz de bu makalede Osmanlıda müderrislik
ve kadılık gibi görevlerde bulunan Sipâhîzâde’nin yedi ilimle sınırlandırdığı Enmûzecü’l-fünûn
adlı eserin ilki olan tefsir bölümünü inceleyeceğiz. Söz konusu eserde
incelenen diğer ilimler ise hadis, kelâm, usûlu’l-fıkıh, fıkıh, beyân ve
tıp’tır. Sipâhîzâde’nin Enmûzecü’l-fünûn adlı eserinin tefsir bölümünde
toplam yedi mesele ele alınmıştır. Bu meseleler şunlardır: Bismillah
yemin için kullanılır mı? el-Bakara sûresi 2/29 âyeti ışığında yeryüzü ve
gökyüzünün yaratılmasındaki sıralama nedir? Sayı isimleri sınırlama (hasr)
ifade eder mi? el-Bakara sûresi 2/50 âyeti ışığında İsrailoğullarının Mısırlılardan
ziynetlerini ödünç alma sebepleri nelerdir? el-Bakara sûresi 2/58-59
âyetlerinde zikredilen İsrailoğullarına kente girme emri, onların yollarını
şaşırmalarından önce mi yoksa sonra mıdır? Âyette söylenilen secde edilen kapı
neresidir? el-Bakara sûresi (2/58-59) ile el-A‘râf sûrelerinde (7/161-162)
anlatım farklılıklarıyla ilgili Fahreddin er-Râzî’nin soru ve cevapları nasıl
değerlendirilebilir? Sipâhîzâde’nin tefsir ilminin meselelerini, belli bir
tarihi derinlik üzerinden ele alması, onu hem tartışmanın bir tarafı haline
getirmekte hem de eleştirel okuma üzerinden mevcut söylemin devamını sağlamaya
imkân vermektedir. Bu da çalışmanın konusunu önemli hale getirmektedir. Zira
çalışma sayesinde müellifin yaşadığı dönemdeki tefsir birikiminin seyrine dair
bazı ipuçlarını yakalamak mümkün olacaktır.
Özet: İslam düşüncesinde
tefsire dair birikim çok farklı şekillerde karşımıza çıkar. Bunlardan biri
içinde tefsire dair bölümler barındıran enmûzec türü eserlerdir. Enmûzec türü
eserlerde ele alınan ilimlerin seçimi farklı ölçütlere göre olabilmektedir. Bu
ölçütler ilim tasnifi şeklinde olabileceği gibi birkaç ilimle de
sınırlandırılabilmektedir. Biz de bu makalede Osmanlıda müderrislik ve kadılık
gibi görevlerde bulunan Sipâhîzâde’nin yedi ilimle sınırlandırdığı Enmûzecü’l-fünûn
adlı eserin ilki olan tefsir bölümünü inceleyeceğiz. Söz konusu eserde
incelenen diğer ilimler ise hadis, kelâm, usûlu’l-fıkıh, fıkıh, beyân ve
tıp’tır.
Enmûzecü’l-fünûn adlı eserin kütüphanelerde
tespit ettiğimiz toplam yedi nüshası bulunmaktadır. Bu nüshalardan beş tanesi
Türkiye kütüphanelerindedir. Süleymaniye Kütüphanesindeki üç nüsha Ayasofya,
Laleli ve İsmihan Sultan bölümlerindedir. Bir tanesi Beyazıt Devlet Kütüphanesi
Veliyyüddin Efendi kısmındadır. Diğeri Konya Belediyesi İzzet Koyunoğlu
Kütüphanesindedir. Türkiye dışındaki iki nüsha ise Viyanadaki Avusturya Milli
kütüphanesi ile İrlanda Dublin’deki Chesterbeatty kütüphanesindedir.
Mevcut nüshalardan hareketle eserin üç isme hediye edildiği
görülmektedir. Bunlar, III. Murad, Sokullu Mehmet Paşa ve Sinan Paşa’dır.
İsmihan, Lâlelî ve Viyana nüshaları Sokullu Mehmet Paşa’ya ithaf edilmiştir.
Sinan Paşa’ya ithaf edilen tek nüsha Ayasofya nüshasıdır. Diğer üç nüsha ise
Sultan III. Murad’a ithaf edilmiştir. Bu nüshalar arasında müellifin kendi
hattıyla yazıldığı belirtilen İsmihan Sultan nüshasının diğerlerine nazaran öne
çıktığı söylenebilir.
Sipâhîzâde’nin Enmûzecü’l-fünûn adlı eseri yedi bab üzere
oluşturulduğu gibi tefsir bölümünde de toplam yedi mesele ele alınmıştır.
Kanaatimizce tefsir kısmında ele alınan ilk konunun besmele olmasını bir
boyutuyla da eserin girişine yönelik bilinçli bir tercih olarak kabul etmek
şaşırtıcı olmayacaktır. Genel tavrı önce meselenin sunumudur. Meselelerin
tamamı Zemahşerî, Râzî ve Beyzâvî üçlüsünden biri veya ikisi üzerinden
oluşturulmaktadır. Meselelerin oluşumunda dikkat çekici bir nokta da
Sipâhîzâde’nin mushaf tertibine göre besmeleden başlayarak el-Bakara sûresi 59.
âyete kadar sıralı devam etmesidir. Buna göre müellif, ilgili kısımda tespit ettiği
problemleri konu edinmektedir.
Tefsir bölümünde ele alınan meseleler şunlardır:
1. Bismillah yemin için kullanılır mı?
Sipâhîzâde’ye göre Beyzâvî, Cürcânî ve Molla Hüsrev’in, Allah’ın adıyla yemin
etmekle bir işe besmeleyle başlama arasında var olduğu söylenen ayrışma
el-Mergīnânî’nin (ö. 593/1197) Hidâye’si ile İbnü’l-Hümâm’ın (ö.
861/1457) şerhi üzerinden
reddedilmelidir. Yani billah ile bismillah arasındaki farklardan biri ona göre
yemin olması değildir.
2. el-Bakara sûresi
2/29 âyeti ışığında yeryüzü ve gökyüzünün yaratılmasındaki sıralama nedir?
Sipâhîzâde yeryüzünün yaratılması ile düzenlenmesinin aynı anda olmadığına
değinir.
3. Sayı isimleri
sınırlama (hasr) ifade eder mi? konusunda Sipâhîzâde, “…gökyüzünü yedi kat
olarak düzenledi” âyetini merkeze alarak burada belli bir sayı zikredilmesinin
sınırlamaya işaret edeceğini âyet, hadis, dilci ve usulcülerin kullanımı
üzerinden örneklendirir.
4. el-Bakara sûresi
2/50 âyeti ışığında İsrail oğullarının Mısırlılardan ziynetlerini ödünç alma
sebepleri nelerdir? Sipâhîzâde Fahreddin er-Râzî’nin konuya dair iki argümanı
yani Kıptilerin ödünç verdikleri bu malların peşlerine düşmeleri ve ziynet
eşyalarının İsrail oğullarının ellerinde kalması şeklindeki değerlendirmeleri
eleştirerek bunları doğru kabul etmez.
5. el-Bakara sûresi
2/58-59 âyetlerinde zikredilen İsrail oğullarına kente girme emri, onların
yollarını şaşırmalarından önce mi yoksa sonra mıdır? O, burada kente girme
emrinin onların yollarını şaşırmalarından sonra olduğu şeklindeki Zemahşerî ve
Beyzâvî’nin delillerini eleştirir. Kendi delillerini sunarak yollarını
şaşırmalarından önce kente girme emrinin onlara verildiğini vurgular.
6. el-Bakara sûresi
2/58 âyetinde zikredilen secde ederek girilen kapı neresidir? Bunun Kudüs mü
yoksa namaz kıldıkları caminin kapısı mı olduğu tartışmalıdır. Zemahşerî ve
Beyzavî bunun Kudüs şehrinin kapısı olduğunu söyler. Acaba bu emir Hz. Musa’nın ölümünden önce mi
yoksa sonra mı olmuştur? Sipâhîzâde bu
iki görüşten hangisi olursa olsun bunun Kudüs şehrinin kapısı olması gerektiği
düşüncesindedir.
7. el-Bakara sûresi
(2/58-59) ile el-A‘râf sûrelerinde (7/161-162) anlatım farklılıklarıyla ilgili
Fahreddin er-Râzî’nin soru ve cevapları nasıl değerlendirilebilir? Sipahîzâde,
Râzî’nin sunduğu cevapları eleştirerek karşı cevaplarını verir.
Müellifin fıkhî noktada hanefîliği açıktır. Bununla birlikte
Sipâhîzâde’nin tefsir’de herhangi bir aidiyet üzerinden meseleleri
incelemediği, kendi görüşüne uygun olan isimleri öne çıkardığı söylenebilir.
Nitekim fıkhî noktada Şafii olan Beyzâvî’yle bazen görüş birliğine varırken
itikâdî açıdan da mutezîlî olan Zemahşerî’yi yer yer olumlar.
Sipâhîzâde’nin tefsir ilminin meselelerini, belli bir tarihi derinlik
üzerinden ele alması, onu hem tartışmanın bir tarafı haline getirmekte hem de
eleştirel okuma üzerinden mevcut söylemin devamını sağlamasına imkân
vermektedir. Nitekim incelediği konularda eleştirel devamlılık tavrı baskındır.
Bu eleştirel devamlılık tavrı, kanaatimizce mevcut metin merkezli dilsel
sistemin gücünü koruması için bir sağlamlaştırma eylemidir. Bu anlamıyla
örneklerden hareketle müellifin yaşadığı coğrafyada tefsirin canlılığını
koruduğunu söyleyebiliriz. Şöyle ki sistemin kurucu isimleri olarak ifade
edebileceğimiz Zemahşerî, Fahreddin er-Râzî ve Beyzâvî ile sistemin devam ettiricisi
Seyyid Şerif Cürcânî, Molla Hüsrev, İbn Kemal Paşa gibi isimler müellif
tarafından eleştirel okunmaktadır. Bu da çalışmanın konusunu önemli hale
getirmektedir. Zira çalışma sayesinde müellifin yaşadığı dönemdeki tefsir
birikiminin seyrine dair bazı ipuçlarını yakalamak mümkün olacaktır.
Müellifin ele aldığı konularda her ne kadar olumsuz olsa da Fahreddin
er-Râzî’nin merkezî figürlerden biri olması, Râzî’nin otoritesinin devam
ettiğinin bir göstergesidir. Bunu, Râzî’nin tefsirinin kelâmî yönünün güçlü
olmasından ziyade etki gücüne bağlamak daha doğru olacaktır. Zira Sipâhîzâde
tarafından Râzî, sadece kelamî meselelerde merkeze alınmaz. Bunun dışında
sayıların hasr ifade edip etmemesi ve âyetlerde farklı lafızların
kullanılmasının sebepleri gibi dilsel meseleler de onu konunun bir parçası
kılmaktadır.
In Islamic thought, the accumulation regarding Tafsir appears in various ways. One of them is the type of work called Anmudhaj that contains chapters about Tafsīr. In the An-mudhaj type of works, the determination of the sciences to investigate may occur according to different criteria. These criteria may occur as a classification of science and they also can be limited to a few sciences. In this article, we will examine the Tafsīr chapter from the work of Sipāhīzādah who took charge as a teacher and judge in the Ottoman Empire. That part cons-titutes the first chapter of the work called Anmūdhaju’l-Funūn which he symbolically limited the investigated sciences to seven. The other investigated sciences in the work are Ḥadīth, Kalām, the methodology of Islamic Law, Fiqh, Bayân, and Medical Science. In the Tafsīr chap-ter of the work of Sipāhīzādah called Anmūdhaju’l-Funūn, seven different issues are investi-gated in total. Those questions are “Does Bismillah count as a vow?” and “What is the order of the creation of the earth and the heavens in the light of the verse al-Baqarah 2/29?” and “Do the names of the numbers imply limitation (hasr)?” and “What is the reason behind the borrowing of Israelites the jewels of the Egyptians in the light of the verse al-Baqarah 2/50?” and “The entry order to the city was given to Israelites in the verses al-Baqara 2/58-59, was this order given to them before or after their deviation?” and “Where is the prostrated door which is mentioned in the verse?” and “How can we assess Fakhr al-Dīn al-Rāzī’s questions and answers regarding the narrative differences between the verses al-Baqarah (2/58-59) and al-A‘râf (7/161-162)?” Sipāhīzādah examined the issues of Tafsīr through a historical which makes him the participant of the debate and allows him to the continue the present discourse through a critical reading. This makes the subject of work quite important. Because thanks to the work, it will be possible to catch some clues about the progress of the accumu-lation regarding Tafsīr in the era the author lived.
Summary: In Islamic thought, the accumulation regarding Tafsīr appears in various ways. One of them is the type of work called Anmudhaj that contains chapters about Tafsīr. In Anmudhaj type of works, the determination of the sciences to investigate may occur according to diffe-rent criteria. These criteria may occur as a classification of science and they also can be limi-ted to a few sciences. In this article, we will examine the Tafsīr chapter from the work of Sipāhīzādah who took charge as a teacher and judge in the Ottoman Empire. That part cons-titutes the first chapter of the work called Anmūdhaju’l-Funūn which he symbolically limited the investigated sciences to seven. The other investigated sciences in the work are Ḥadīth, Kalām, the methodology of Islamic Law, Fiqh, Bayân, and Medical Science.
The work of Sipāhīzādah, Anmūdhaju’l-Funūn consists of seven chapters and also seven is-sues are investigated in the Tafsīr part of the work. The first investigated issue in the Tafsīr part is the issue of Basmalah and in our opinion, it would not be surprising to accept that in one dimension it is a conscious choice aimed at the beginning of the work. His general attitude is presenting the issues firstly. He constituted all of the issues through the trio of al-Zamakhs-harī, al-Rāzī, and al-Bayḍāwī either one or two of them. Another remarkable point in the de-velopment of the issues is Sipāhīzādah begins with Basmalah according to the Mushaf com-position and proceeds to al-Baqarah verse 59 in a particular order. According to this, the aut-hor takes the problems he detected in the relevant parts as a subject.
The issues that are investigated in the Tafsīr chapter can be listed as follows:
1. Can Bismillah be used as a vow? According to Sipāhīzādah, al-Bayḍāwī, al-Jurjānī and Mollā Khusraw claim that there is a difference between vowing in the name of God and starting something with Bismillah and this difference should be rejected through the work of al-Mergīnānī that is called Hidâye and Ibn al-Humām’s Sharh. Thus, according to him one of the differences between Billah and Bismillah is not that they count as a vow.
2. What is the order of the creation of the earth and the heavens in the light of the verse al-Baqarah 2/29? Sipāhīzādah mentions that the creation and the arrangement of the earth did not happen at the same time.
3. Do the names of the numbers imply limitation (hasr)? Regarding this issue, Sipāhīzādah took the verse that says “…and made them seven heavens” as the focal point and claimed that the mentioned number in this verse indicated limitation and gave examples from verses, hadith, linguists and scholars of the methodology.
4. What is the reason behind the borrowing of Israelites the jewels of the Egyptians in the light of the verse al-Baqarah 2/50? Sipāhīzādah criticized the two arguments of Fakhr al-Dīn al-Rāzī. Sipāhīzādah criticized the assessments that Ancient Egyptians pursued those properties which they lent before and Israelites kept those jewels and he rejected them.
5. The entry order to the city was given to Israelites in the verses al-Baqara 2/58-59, was this order given to them before or after their deviation? He criticized the argu-ments of al-Zamakhsharī and al-Bayḍāwī which they have given to prove that this order was given to them after their deviation. He offered arguments and emphasi-zed that the entry order to the city was given before their deviation.
6. Where is the prostrated door which is mentioned in the verse al-Baqara 2/58? It is controversial if it is Jerusalem or the door of the Mosque in which they were perfor-ming the prayer. al-Zamakhsharī and al-Bayḍāwī claim that it is Jerusalem. Was this order given before or after the death of the prophet Moses? Sipāhīzādah thinks that it has to be the door of Jerusalem.
7. How can we assess Fakhr al-Dīn al-Rāzī’s questions and answers regarding the nar-rative differences between the verses al-Baqarah (2/58-59) and al-A‘râf (7/161-162)? Sipāhīzādah criticized the responses which are given by al-Rāzī and gives contrary responses.
It is obvious that the author is Hanafi in the matters of Islamic Law. Besides this, we can say that Sipāhīzādah did not examine the issues of Tafsīr through a sense of belonging, he emp-hasized the opinions of people which he found compatible with his beliefs. Hence, He someti-mes comes to an agreement with al-Bayḍāwī who is a Shaffi in the matters of Islamic Law and from time to time he affirms al-Zamakhsharī who is a Mutazilite in the matters of faith. Sipāhīzādah examined the issues of Tafsīr through a historical depth and this both makes him a participant of the debate and allows the continuation of the present discourse through a critical reading. Thus, an attitude of critical consistency is prominent in his works. In our opi-nion, this attitude of critical consistency is an action of consolidation for the maintenance of the power of the relevant text-centered linguistic system. In this regard, we can say that Tafsīr remained its liveliness in the geography in which the author lived. So, the founders of the system which we can list as al-Zamakhsharī, Fakhr al-Dīn al-Rāzī, and al-Bayḍāwī and the ones who caused it to continue which we can list as Sayyid Sharif al-Jurjānī, Mollā Khusraw, and Ibn Kamāl Pasha have been read critically by the author. This makes the subject of work quite important. Because thanks to the work, it will be possible to catch some clues about the progress of the accumulation regarding Tafsir in the era the author lived. Even though it was negative in the issues that are investigated by the author, the fact that the Fakhr al-Dīn al-Rāzī is a prominent figure is an indicator of the maintenance of the dominance of Rāzī. It would be more appropriate to link this with his effectiveness rather than the Kalāmī power of his Tafsir. For Rāzī is not taken as the focal point by Sipāhīzādah only in issues of Kalām. Besides that, he renders Rāzī as a participant of the subject in linguistic issues too such as whether if the name of the numbers implies limitation or not and the usage of varied phrases in verses.
Tafsīr Ottoman period Sipāhīzādah Anmūdhaju’l-funūn Seven Sciences Fakhr al-Dīn al-Rāzī
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 16 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 23 Sayı: 2 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.