Ancient Arabic poetry was characterized by an artistic phenomenon called standing on the ruins, and it spread strikingly to the point that it became the kiss of the eyes of writers and critics in the fields of Arabic literature. And the Arabic poetry loaned by writers of West Africa, in which the primitive precedents emerged tall. The African poet stood over the ruins of his beloved, the remains of her homes, and wept, evoking memories from this standpoint, this work seeks to monitor the precedents of the tales contained in the poetry of this region by presenting some examples from it and to know its features, manifestations, and meanings in this poetry. And the explanation of the psychological and social reasons that the poets of the region summed up in their emotional experiences, which were reflected in their primitive introductions. The importance of this research is because it is one of the studies that help to know writers of West Africa, and the extent of their interest in Arabic language sciences, especially the art of poetry. It also reveals the extent of their mastery and their ability to compose poetry in Classical Arabic. About the research limits, the study was limited spatially to the West African region (Mali, Guinea, Senegal, Nigeria, and Gambia) and from the time perspective of the poets of the nineteenth century. I have relied in this research on the descriptive-analytical method, which aims to collect poems related to the topic of ruins in West African poetry, and then analyze them by explaining their significance and characteristics. Through the analytical reading of selected models of Arab-African poetry, this study concluded that the poetry of al-Atlal in the West African region has contained many traditional formulas inherited from the beginning of the preludes. Such as “قفوا”, “عوجوا”, “لمن الظعن”, and “لمن الطلول”, asking questions about the home, and speaking to it in the manner of calling, saluting, and others. It was found that the poets of the region, in addition to their adherence to the inherited method in the formative form represented in the initiation formulas, began to replace them with formulas of a religious nature such as the initiation with the basmalah and praise of God and then prayer and greetings to His Messenger, before embarking on the heart of the subject. They also replaced standing on ruins with real things that fit their culture and environment, such as standing on shrines and on the sea. They also left mentioning the names mentioned in pre-Islamic Arabic poetry from Suad, Hind, Mayya, Layla, etc., and replaced them with names from the women of their social environment, such as Zainab, Maryam, Eve, and others. Noticeable that the general meanings found in the al-Atlal preludes, such as mentioning standing on the house, or asking about it, or mentioning the name of the owner of the house or someone acting on his behalf, or the place of the house or the time of the parking, or the animals that left its family, or the eternity of rain and wind, or Addressing her, asking her, greeting her, or praying for her, and other different meanings mentioned by critics such as Al-Amidi are all found in West African poetry. Noted through this study that the introductions may differ in terms of the number of poetic verses, but these verses are often few. Poets make it an indispensable prelude, to reach their goals. It is also worth noting that it is not necessary that the poets of the region who sang this type of poetry have lived the experience or left them by their girlfriends, but it is an artistic tradition that has found acceptance among many poets. Evident through the study that these introductions in Arabic poetry from West Africa came to represent a response to the creative need of poets, and a reason to develop their poetic talent. It is a necessary artistic style of the poetic supplies.
Eski Arap şiiri, Atlâl göç edilen yurt veya sevgiliden geride kalan kalıntılar olarak adlandırılan sanatsal bir olgu ile belirginleşmiş olup Arap edebiyatı alanlarındaki yazarlar ve eleştirmenlerin ilgisini çekecek kadar çarpıcı bir şekilde yayılmıştır. Bu olgu, Batı Afrika şairleri tarafından yazılan Arap şiirlerde de bariz olmuştur. Zira Afrikalı şair, geçmişte yaşadığı değerli hatıra ve anıları hatırlatarak ağlayıp sevgilisinin atlâlleri ve onun evlerinin kalıntılarının üzerinde durmuştur. Bu itibarla çalışmam, bu bölgenin şiirinde yer alan emsal kaside mukaddimeleri, örnekler sunarak bu şiirdeki özelliklerini, tezahürlerini ve anlamlarını öğrenmeyi amaçlamaktadır. Aynı şekilde bölge şairlerinin ilkel tanıtımlarına yansıyan duygusal deneyimlerinde özetledikleri psikolojik ve sosyal nedenlerin açıklamaya hedeflemektedir. Bu araştırmanın önemi, Batı Afrika edebiyatçılarını tanımaya yardımcı olan çalışmalardan biri olması, Arap dili ve ilimlerine, özellikle şiir sanatına ne ölçüde ilgili olduklarını göstermektedir. Bununla birlikte, klasik Arapça şiir yazma becerilerini ve kabiliyetlerini de ortaya koymaktadır. Araştırmanın sınırlarına gelince, mekânsal olarak Batı Afrika bölgesiyle (Mali, Gine, Senegal, Nijerya, Gambiya) ve zamansal olarak ise on dokuzuncu yüzyılın şairleriyle sınırlıdır. Araştırmada Batı Afrika Arap şiirindeki atlâl konusuyla ilgili kasideleri toplamak, önemini ve özelliklerini açıklayıp tahlil etmek için betimsel analitik yöntemini kullanıldı. Yapılan bu araştırma sonucunda bir takım bilimsel sonuçlara ve bulgulara ulaşılmıştır. Bunların en önemlileri ve öne çıkanları şu şekilde sıralayabiliriz: Afrika Arap şiirinden seçmiş olduğumuz şiir örneklerinin değerlendirilmesi sonucunda, Batı Afrika Arap şiirleri, klasik edebiyatında bilinen “قفوا ”, “عوجوا”, “ لمن الظعن” ve “ لمن الطلول” gibi geleneksel atlâl şiir kalıplarını içerdiği de tespit edilmiştir. Batı Afrika şairlerinin klasik Arap kasidesinin girizgâhı ve usule bağlı kalmalarının yanı sıra, bazıları onun yerine konunun özüne girmeden önce besmele ile, Allah'ı övme ve peygamberimize salavat getirme gibi dini nitelikli kalıpları kullanmak suretiyle kasidelerinin girizgâhını oluşturduklarını saplanmıştır. Batı Afrika şairleri, sevgilinin terk ettiği diyardaki kalıntılar üzerinde durmak yerine; kültürlerine uygun türbe ve deniz gibi yerleri üzerinde durmayı tercih etmişlerdir. Ayrıca Câhiliye dönemindeki şiirinde geçen Suad, Hind, Mayya, Leyla vb. gibi isimleri de bırakarak yerlerine; Zeynep, Meryem ve Havva gibi kendi sosyal çevrelerinde öne çıkan bayan isimlerini kullanmayı uygun görmüşlerdir. Böylece şiirlerinde bu anlamda yenilikler yaşandığı söylemek mümkündür. el-Âmidî gibi Edebiyat eleştirmenlerin bahsettiği mukaddime talaliyye’nin farklı anlamları, sevgilinin terk ettiği diyardaki kalıntılar üzerinde durmak, hakkında soru sormak, sevgilinin adı, oturduğu diyarı ve onu çevreleyen yerler, şairin durduğu vakti, terkedilen yeri hayvanalar, yağmur ve rüzgâr tarafından tahrip edilmesi, şair terkedilen eve hitap edip onunla konuşmak ve ona soru sorup sorguya çekmek, ona selam vermek ve dua etmek ve benzer anlamlar Batı Afrika şairlerinin Atlâl şiirlerinde de bulunmaktadır. Bahsi geçen bu mukaddimeler beyit sayısı bakımından farklılık gösterebileceği, ancak bu beyitler genellikle az sayıda olduğu bu çalışmadan anlaşılmaktadır. Şairler, amaçlarına ulaşmak için bu mukaddimeler vazgeçilmez bir giriş olarak görmektedirler. Ayrıca, atlâl şiiri söyleyen bölge şairleri durumu yaşadıklarını ya da sevdikleri tarafından terk edilmeleri şart değil, ancak atlâl şiiri birçok şair arasında kabul görmüş bir sanat geleneğidir. Bu çalışma aracılığıyla Batı Afrika Arap şiirindeki mukaddime talaliye, şairlerin yaratıcılık ihtiyacına bir yanıt ve onların şiirsel yeteneklerini geliştirmek için bir gerekçe temsil ettiği da açıkça görülmektedir. Son olarak mukaddime talaliye şairlerin şiirsel malzemeleri için gerekli bir sanatsal üslubu olduğunu da söylenebilir.
: تميز الشعر العربي القديم بظاهرة فنية تسمى الوقوف على الأطلال، وانتشرت بصورة ملفتة للنظر، بدرجة أنها أصبحت قبلة أنظار الأدباء والنقاد في ميادين الأدب العربي. والشعر العربي المكتوب من قبل أدباء إفريقيا الغربية برزت فيه المقدمات الطللية شامخة؛ إذ وقف الشاعر الإفريقي على أطلال محبوبته، وبقايا ديارها وبكى مستحضرا الذكريات الماضية. ومن هذا المنطلق يسعى هذا العمل إلى رصد المقدمات الطللية الواردة في شعر هذه المنطقة من خلال تقديم بعض النماذج منها، ولمعرفة ملامحها، ومظاهرها ومعانيها في هذا الشعر. وبيان الأسباب النفسية والإجتماعية التي اختزلها شعراء المنطقة في تجاربهم الشعورية وانعكست على مقدماتهم الطللية .وترجع أهمية هذا البحث إلى أنه من أحد الدراسات التي تساعد على معرفة أدباء إفريقيا الغربية، ومدى اهتمامهم بعلوم اللغة العربية، خصوصا فن الشعر. وكذلك يكشف عن مدى إتقانهم وقدرتهم على نظم الشعر باللغة العربية الفصحى. وفيما يتعلق بحدود البحث فقد اقتصرت الدراسة من الناحية المكانية على منطقة غرب إفريقيا (مالي، غينيا، السنغال، نيجيريا، غامبيا) ومن الناحية الزمانية على شعراء القرن التاسع عشر. ولقد اعتمدت في هذا البحث على المنهج الوصفي التحليلي الذي يهدف إلى جمع القصائد التي تتعلق بموضوع الأطلال في أشعار غرب إفريقيا، ثم تحديدها وتحليلها من خلال بيان دلالتها وخصائصها. ومن خلال القراءة التحليلية لنماذج مختارة من الشعر العربي الإفريقي استخلصت هذه الدراسة إلى أن شعر الأطلال في منطقة إفريقيا الغربية قد حوى الكثير من الصيغ التقليدية الموروثة في ابتداء مقدمات الطلل، مثل ”قفوا“ و”عوجوا“ و”لمن الظعن“، و” لمن الطلول“، والاستفهام عن الديار، ومناجاتها بأسلوب النداء، وإلقاء التحية وغيرها. وقد تبيّن أنّ شعراء المنطقة إلى جانب تمسكهم بالمنهج الموروث في القالب الصيغي الممثل في صيغ الإبتداء، فقد راح بعضهم يستبدلونها بصيغ ذي طابع ديني مثل الإبتداء بالبسملة والثناء على الله ثم الصلاة والتسليم على رسوله، قبل الشروع في صميم الموضوع. كما استبدلوا الوقوف على الأطلال بأمور واقعية تتناسب مع ثقافتهم وببئتهم، كوقوفهم على الأضرحة، وعلى البحر، كما تركوا ذكر الأسماء الواردة في الشعر العربي الجاهلي من سعاد، وهند، ومية، وليلى ..إلخ واستبدلوها بأسماء من نساء بيئتهم الإجتماعية، أمثال زينب، ومريم، وحواء وغيرها.ومن الملاحظ أيضا أنّ المعاني العامة في المقدمة الطللية من ذكر الوقوف على الدّيار، أو السّؤال عنها، أو ذكر اسم صاحبة الدّيار أو ما ينوب عنه، أو مكان الدّيار وما يحيط بها من المواضع، أو زمن الوقوف، أو ما خَلَفَ أهلُها في الإقامة من الحيوان أو تعفيةُ الدّهور لها بالأمطار والرّياح أو مخاطبتها وتكليمها، أو سؤالها واستعجامها، أو التّسيلم عليها، أو الدّعاء لها بالسَّلام أو السُّقيا والخِصْب وغيرها من المعاني المختلفة التي ذكرها النقاد أمثال الآمدي وجدت عينها في شعر الأطلال لدى شعراء الأفارقة.ومما يلاحظ أيضا من خلال هذه الدراسة أنّ المقدمات الطللية قد تختلف من حيث عدد الأبيات الشعرية، إلاّ أنّ هذه الأبيات تتسم بالقلة في الغالب. يجعلها الشعراء تمهيدا لا غنى عنه، للوصول إلى أغراضهم. وجدير بالذكر أيضا أنه ليس بالضرورة أنّ شعراء المنطقة الذين تغنوا بالأطلال قد عاشوا التجربة أو عايشوها أو رحلت عنهم أحبتهم، وإنما هي الأطلال سُنةٌ فنية وجدت قبولا لدى العديد من الشعراء. ويستشف أيضا من خلال هذه الدراسة أن المقدمــة الطلليـة في الشعر العربي من الغرب الأفريقي جــاءت لتمثـل استجابة لحاجــة الشعراء الإبداعية، ومـدعاة لتفتيـق موهبتـهم الشـعرية. فهي أسلوب فني لازمة من لوازم القريحة الشعرية.
Birincil Dil | Arapça |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 16 Şubat 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 25 Sayı: 2 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.