This essay seeks to shed light on the connections between elevated isnād and al-sābiq wa’l-lāhiq (distance between the first and last narrator of traditionist). Since the 2nd/8th century, when the search for elevated isnāds began, intense interest has been seen by the traditionists. The article looks at how these initiatives to elevated isnād helped pave the way for the emergence of al-sābiq wa’l-lāhiq. Similarly, it is investigated if al-sābiq wa’l-lāhiq promotes the look for elevated isnād. First, the data documentation approach was applied to data taken from the history of hadith, various hadith techniques, and biographical dictionaries to ascertain the relationship between two notions. The relationship between two themes is then made clear using information from Khatīb Baghdādī’s (d. 463/1071) al-Sābiq wa’l-lāhiq, the first work authored in this field. Significance of the study of Khatīb Baghdādī’s work is further increased by the fact that he was the first to present the idea. The relationship between the subjects has been looked at in the article from three different theoretical angles. First, historical information has been used to assess how the orientation of hadiths concerning elevated isnād created the stage for the conception of al-sābiq wa’l-lāhiq. Then, the connection between subjects was examined through explanations of hadith methodology and biographical dictionaries authors. When the historical records of hadiths are reviewed, it becomes clear that the traditionist supported the hearing of elevated isnād and its transmission starting in the 2nd/8th century, particularly in the 3rd/9th and 4th/10th centuries. al-Sābiq wa’l-lāhiq was founded as a consequence of factors including the existence of grandfathers and grandchildren who reported from a single hadith due to orientation in elevated isnād and the fact that certain traditionists took pride in passing down the narrations of the elders to the younger generations. In addition, as the century moved away from the Prophet, the elevated isnāds that enable to reach him with a short isnād gained more importance. This situation explains why al-sābiq wa’l-lāhiq was formed in the 5th/11th century. It was also discovered that Khatīb Baghdādī’s introduction of this idea to the discussion was not a coincidence, and it was stated that this was due to his interest in elevated isnād. The connection established by the authors of hadith methodology between two concepts is that al-sābiq wa’l-lāhiq encourages the audition of elevated isnād. al-Lāhiq in other words hadith aspirants who want to be the last person who transmits hadith from a traditionist, that is, turning to mu‘ammerūn (long-lived) teachers at a young age supports the audition of elevated isnād. The efforts of biographical dictionaries authors to record elevated isnads that reached al-lāhiq were evaluated as a different manifestation of this situation. The connection between two subjects has also been examined in the work of Khatīb Baghdādī, which has the same name as the concept and various findings were obtained about al-sābiq wa’l-lāhiq and traditionists who were attributed to him as al-sābiq wa’l-lāhiq. According to this, it has been understood that traditionists who were compared to al-sābiq wa’l-lāhiq were chosen from among the long-lived people. A study was conducted on 6 traditionists, in whom Khatīb determined the ratio of al-sābiq wa’l-lāhiq to 10 or more. According to this, it has been determined that the narrators, who are mentioned as al-sābiq, are generally attributed to teachers or peers of traditionists. However, it has been revealed that there is no obligation to be a teacher or peer, and sometimes there are al-sābiqs among the students. The fact that most of the al-sābiqs are teachers and peers shows that the concept is considered a rarity. Because in the history of hadith, isnād generally goes from student to teacher. In addition, the narration of peers from each other or the teacher from students showed that narrators, who are called al-sābiq, have descending isnāds from that teacher. However, it has been determined that not all the narrations of al-sābiq were descending, only of whose narrations from that traditionist would be regarded as descending. As al-lāhiq, on the other hand, is the last person to transmit hadith from traditionist, he already has elevated isnād and all of them are long-lived people. However, the missing part of Khatīb’s book is that he does not pay attention to whether al-lāhiq is reliable or abandoned. In addition, it was stated that al-lāhiq should be chosen only from reliable, and in this case, it would not affect the distance between al-sābiq and al-lāhiq.
Isnād Narration Narrator Elevated Isnād al-Sābiq wa’l-lāhiq.
Bu makalenin amacı âlî isnad ile es-sâbık ve’l-lâhik tabirlerinin ilişkilerini ortaya koymaktır. Âlî isnada bu tür nakilleri arayışların başladığı 2./8. asırdan itibaren muhaddislerin yoğun ilgisi görülmüştür. Makalede âlî isnada yönelik bu gayretlerin es-sâbık ve’l-lâhik teriminin ortaya çıkmasına zemin hazırlaması incelenmektedir. Benzer şekilde es-sâbık ve’l-lâhik teriminin âlî isnad arayışlarını teşvik etmesi irdelenmektedir. İki kavram arasındaki bu bağlantıyı tespit amacıyla öncelikle veri dokümantasyon tekniği kullanılmış, hadis tarihinden, çeşitli hadis usûlü ve tabakat eserlerinden elde edilen veriler bu manada incelenmiştir. Ardından her iki konu arasındaki bağlantı bu alanda yazılmış ilk eser olan Hatîb Bâğdâdî’nin (öl. 463/1071) es-sâbık ve’l-lâhik’i üzerinden elde edilen verilerle ortaya konulmuştur. Hatîb Bağdâdî’nin kavramı ortaya koyan ilk kişi olması, onun eseri üzerinden yapılan incelemenin önemini daha da artırmaktadır. Makalede konular arasındaki irtibat teorik anlamda üç açıdan incelenmiştir. Öncelikle muhaddislerin âlî isnada dair yönelimlerinin es-sâbık ve’l-lâhik kavramının oluşmasına nasıl bir zemin hazırladığı tarihi veriler üzerinden değerlendirilmiştir. Ardından konular arasındaki irtibat hadis usûlü ve tabakat müelliflerinin açıklamaları üzerinden irdelenmiştir. Hadis tarihi verileri incelendiğinde 2./8. asırdan itibaren özellikle de 3./9. ve 4./10. yüzyıllarda muhaddislerin âlî isnad semâı ve naklini teşvik ettikleri görülmüştür. Âli isnada yönelim sonucunda tek bir muhaddisten nakleden dede ve torunların bulunması, hadisçilerden bir kısmının büyüklerin rivayetini küçüklere nakletmekle övünmesi gibi hususlar es-sâbık ve’l-lâhik kavramının oluşmasına zemin hazırlamıştır. Ayrıca yüzyıl olarak Hz. Peygamber’den uzaklaşıldıkça ona kısa bir isnadla ulaşmayı sağlayan âlî isnadlar daha çok önem kazanmıştır. Bu durum da es-sâbık ve’l-lâhik kavramının neden 5./10. asırda oluştuğunu açıklar niteliktedir. Ayrıca bu kavramı Hatîb Bağdâdî’nin gündeme getirmesinin de bir tesadüf olmadığı belirlenmiş ve söz konusu muhaddisin âlî isnada yönelik ilgisinin bir sonucu olduğu anlatılmıştır. Hadis usûlü müelliflerinin iki kavram arasında kurduğu irtibat, es-sâbık ve’l-lâhik kavramının âlî isnad semâını teşvik ettiği yönündedir. Nitekim el-lâhik yani bir muhaddisten son hadis nakleden kişi olmak isteyen hadis talipleri küçük yaşta muammerûn hocalara yöneldiklerinden bu durum âlî isnad semâını desteklemektedir. Tabakat müelliflerinin de el-lâhike ulaşan âlî isnadlarını kaydetme çabaları bu durumun farklı bir tezahürü olarak değerlendirilmiştir. İki konu arasındaki irtibat, Hatîb Bağdâdî’nin kavramla aynı ismi taşıyan eserinden de tetkik edilmiş ve buradan kendisine es-sâbık ile el-lâhik nispet edilen muhaddis, es-sâbık ve el-lâhik’e dair çeşitli bulgular elde edilmiştir. Buna göre es-sâbık ile el-lâhik nispet edilen muhaddislerin uzun ömürlü kişiler arasından seçildiği anlaşılmıştır. Ayrıca Hatîb’in 10 ve üzerinde es-sâbık ve’l-lâhikini tespit ettiği 6 muhaddis özelinde bir inceleme yapılmıştır. Buna göre es-sâbık olarak zikredilen râvilerin genel itibarıyla nispet edildiği muhaddisin hocası ya da akranı olduğu tespiti yapılmıştır. Bununla birlikte hocası ya da akranı olma gibi bir zorunluluğun bulunmadığı, bazen öğrenciler içerisinden de sâbıkların varlığı ortaya konmuştur. es-Sâbıkların genelinin hoca ve akranlardan olması kavramın nadirattan sayılacağını göstermektedir. Zira hadis tarihinde isnad genel itibarıyla öğrenciden hocaya doğru gitmektedir. Ayrıca akranın birbirinden ya da hocanın öğrenciden rivayeti, es-sâbık olarak anılan râvilerin o hocadan hadis naklinin nâzil isnada sahip olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte es-sâbıkın tüm nakillerin nâzil olmadığı sadece o muhaddisten rivayetlerinin nâzil isnad sayılacağı belirlenmiştir. el-Lâhik ise nispet edilen muhaddisten hadis nakleden son kişi olduğu için zaten mutlak olarak âlî isnada sahiptir ve hepsi uzun ömürlü kişilerdir. Bununla birlikte Hatîb’in kitabının eksik yanı el-lâhik olan kişinin sika ya da metruk olmasına dikkat etmemesidir. Ayrıca lâhiklerin sadece sikalardan seçilmesinin gerekliliği belirtilmiş, bu durumda es-sâbık ile el-lâhik arasındaki mesafeyi pek etkilemeyeceği ortaya konulmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 4 Ağustos 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 26 Sayı: 2 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.