The theoretical system of Ottoman music was developed through the works of Safi al-Din al-Urmawī (d. 693/1294) and ʿAbd al-Qādir Marāgī (d. 838/1435). Considering the first period, although the 24-tone sound system was not developed in theory, it is clear that it was used in practice. However, in a theoretical sense, the 17 sound system initiated by al-Urmawī continued to be used until the 20th century. In this century, the Turkish theoretical musical system evolved into a different point with the efforts of Raūf Yektā (d. 1935). Here we have an unequal 24-track sound system. The first written traces of the 24-tone sound system can be seen in the work of La Borde (d. 1208/1794). Later, Muhammad al-‘Attār (d. 1243/1828) and his student Mīkhāʾīl Mishāqah (d. 1305/1888) found fame with their 24-tone sound system. Mishāqah's work named Riṣālah al-Shihābiyyah fī al-ṣināʻah al-mūsīqiyyah, which also includes this system, has become an important cornerstone in the shaping of modern Arabic music. Raūf Yektā, who noticed this system through a newspaper article, determined that this note system, which is divided into 24 equal parts, provides great convenience in Turkish music, especially in naming intermediate sounds. This determination of Yekta is largely similar to the note names in Mishāqah's system, despite some differences. The main difference between this system that Yektā introduced to Turkish music and Mishāqah's system is that Yektā prefers unequal sounds. In this study, information about who first introduced the 24-tone sound system is included. However, no clear data on this subject has been found. From the perspective of Turkish music, this systematic breakthrough succeeded by Yektā - although not put forward by Yektā - enabled him to lay the foundations of today's theory with the Arel-Ezgi-Uzdilek trio. In this research, it has been determined that some of the concepts included in Mishāqah's work are the same in terms of content with the concepts in Turkish music. The focus of this study is the work named Riṣālah al-Shihābiyyah fī al-ṣināʻah al-mūsīqiyyah, written by Mīkhāʾīl Mishāqah, which Murat Bardakcı clearly stated in an article and which we think Raūf Yektā used in creating the sound system of Turkish music. The aim of the article is to reach the first traces of the 24-tone sound system and to reveal its connection with Turkish music. In the literature study, it is founded that no detailed study has been conducted on both Mīkhāʾīl Mishāqah and where the traces of the 24-track sound system can be traced. In this respect, seeking answers to these questions constitutes the originality of the article. Qualitative research method is used and, the information obtained through literatüre review was discussed with data analysis.
Turkish Religious Music Raāf Yektā al-Risālah al-Shihābiyyah Sound System Mīkhāʾīl Mishāqah
Osmanlı mûsikîsinin nazari sistemi, Safiyyüddin Urmevî (öl. 693/1294) ve Abdülkadir Meragî’nin (öl. 838/1435) eserleri üzerinden geliştirilmiştir. İlk dönem itibariyle bakıldığında nazarî anlamda 24 tonlu ses sistemi işlenmemiş olsa da pratikte bunun kullanıldığı açıktır. Ancak nazarî anlamda Urmevî’nin başlatmış olduğu 17 ses sistemi 20. yüzyıla kadar kullanılmaya devam etmiştir. Bu yüzyılla birlikte Raûf Yektâ’nın (öl. 1935) gayretleri ile Türk mûsikîsi nazariyat sistemi farklı bir noktaya evrilmiştir. Burada önümüze eşit olmayan 24’lü ses sistemi çıkmaktadır. 24 tonlu ses sisteminin yazılı olarak ilk izleri La Borde’nin (öl. 1208/1794) eserinde görülmektedir. Sonrasında Muhammed ʿAttar (öl. 1243/1828) ve öğrencisi Mikail Meşakka (öl. 1305/1888) ile 24 tonlu ses sistemi ile şöhret bulmuştur. Bu sistemi de içinde barındıran Meşakka’nın Risâletü’ş-Şihâbiyye fi’ṣ-ṣınâati’l-mûsikiyye isimli eseri modern Arap mûsikîsinin şekillenmesinde önemli bir köşe taşı olmuştur. Bu sistemi bir gazete yazısı vesilesi ile fark eden Raûf Yektâ, 24 eşit parçaya ayrılmış bu nota sisteminin Türk mûsikîsinde özellikle ara seslerin isimlendirilmesinde büyük kolaylık sağladığını tespit etmiştir. Yektâ’nın bu tespiti, Meşakka’nın sisteminde yer alan nota isimleri ile bazı farklılıklara rağmen büyük oranda benzerlik göstermiştir. Yektâ’nın Türk mûsikîsine sunduğu bu sistemin, Meşakka’nın sistemi ile temel farkı Yektâ’nın eşit olmayan (gayr-i müsavi) sesler şeklinde bir tercihte bulunmasıdır. Bu çalışmada yine 24 tonlu ses sisteminin ilk olarak kim tarafından ortaya konulduğu ile ilgili bilgilere yer verilmiştir. Ancak bu konu ile ilgili net bir veriye ulaşılamamıştır. Türk mûsikîsi açısından bakıldığında Yektâ’nın açtığı -her ne kadar Yektâ tarafından ortaya konulmasa da- bu sistemsel çığır Arel-Ezgi-Uzdilek üçlüsü ile günümüzün nazariyat temellerini atmasını sağlamıştır. Bu araştırmada Meşakka’nın eserinde yer verdiği birtakım kavramların Türk mûsikîsinde yer alan kavramları ile muhteva açısından aynı olduğu tespit edilmiştir. Murat Bardakçı’nın bir yazısında açıkça belirttiği ve Rauf Yektâ’nın da Türk mûsikîsinin ses sistemini oluşturmasında istifade ettiğini düşündüğümüz Mikail Meşakka tarafından yazılan Risâletü’ş-Şihâbiyye fi’ṣ-ṣınâati’l-mûsikiyye isimli eseri bu çalışmanın odak noktasıdır. Makalenin amacı 24 tonlu ses siteminin ilk izlerine kadar ulaşmak ve bunun Türk musikisi ile irtibatını ortaya koymaktır. Yapılan literatür çalışmasında gerek Mikail Meşakka’ya dair gerekse 24’lü ses sisteminin izlerinin ilk nerelere dayandığına dair ayrıntılı bir çalışma yapılmamıştır. Bu yönüyle bu sorulara cevap aramak makalenin özgünlüğünü oluşturmaktadır. Nitel araştırma yöntemi, doküman taramasıyla elde edilen bilgiler veri analiziyle ele alınmıştır.
Türk Din Musikisi Raûf Yektâ Risâtü’ş-Şihâbiyye Ses sistemi Mikail Meşakka
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Musikisi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 10 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 27 Sayı: 2 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.