Some concepts discussed in the field of religion have been the subjects of more than one discipline; and these concepts have been studied from different perspectives in each discipline. Literal meaning and metaphor, which have an important place in understanding the religious rules (religious nas), are such concepts. Although literal meaning and metaphor seem to be solely linguistic concepts, they have substantially become the subjects of many religious disciplines. Jurisprudence methodology is one of the basic religious disciplines that intensively use these concepts. Although there was no definition of metaphor in the early language sources, it has been generally accepted as "the use of words other than the meaning given in the language". Imam Shafii (d. 204/820), the author of the first work of Islamic jurisprudence methodology that has survived to the present day, and Jâhız (d. 255/869), Abu Ali al-Jubbâî (d. 303/916) and Abu Hâshim al-Jubbâî (d. . 321/933) also used metaphor without defining the concept while basing their views. Two definitions about metaphor were narrated from Abu Abdullah al-Basrî (d. 369/979-80), one of the kalam methodologists, and who first made a definition of metaphor. Although the definitions made by Abu Abdullah had a significant impact on the definitions of later jurisprudence methodologists, his close methodology scholar followers did not accept these definitions. While Jessâs (d. 370/981) and Bâqillânî (d. 403/1013), made a simple definition that does not include intellectual considerations, Abū l-Ḥusayn al-Baṣrī (d. 436/1044), one of the Mu'tazila methodologists, developed a complex definition that includes theological considerations regarding metaphor. In his definition, Abū l-Ḥusayn first pointed out that the type of address is one of the basic determining factors in order to reveal that the word is used in a metaphorical sense. In his definition, Abū l-Ḥusayn, secondly, pointed out that the metaphoric meaning of the word, as well as its literal meaning, is made within the linguistic rules. In addition, although Abū l-Ḥusayn did not express it clearly in his definition, in his evaluations within the framework of the subject, he emphasized that the presumption is one of the main determining factors in order to reveal that the word is used in a metaphorical sense. According to him, only if there is a presumption that prevents the use of the word in its literal sense, is the word taken to have a figurative meaning. In this study, which is about the metaphor definitions of Mu'tazila methodologists, first of all, the metaphor definitions put forward by linguists and jurisprudence methodology scholars other than Mu'tazila in the first five centuries were examined. Then, the metaphoric definitions of Mu'tazila methodologists were evaluated. Among the metaphorical definitions of Mu'tazila scholars, the definition of Abu'l-Husayn al-Basrî, which takes into account the intellectual considerations of the school, was closely examined. Since the definition of Qâdî Abd al-Jabbar, one of the Mu'tazila thinkers, reflecting his understanding of metaphor has not survived to the present day, his views were also examined while examining Ebu'l-Husayn's definition. Thus, it was revealed that Ebu'l-Husayn's definition of metaphor, which contains intense theological considerations in the field of jurisprudence, is basically based on Qadi Abd al-Jabbar. Finally, in our study, the effect of the definition of metaphor conveyed by Abu'l-Husayn on the methodologists of other schools was also revealed. It was stated that this definition was accepted by Fakhr al-dîn al-Râzî (d. 606/1210), one of the methodologists in question, and Râzî's views within the framework of this definition were discussed on the intellectual basis of Mu‘tazila.
Dini sahada tartışılan bazı kavramlar birden fazla disipline konu olmuş ve bu kavramlar her disiplinde farklı açılardan ele alınmıştır. Dinî nasların anlaşılmasında önemli yeri olan hakikat ve mecaz bu tür kavramlardandır. Hakikat ve mecaz salt dilbilimsel kavramlar gibi görünseler de birçok dini disipline önemli ölçüde konu olmuşlardır. Fıkıh usûlü, bu kavramları yoğun bir şekilde konu edinen temel dini disiplinlerden biridir. İlk dönem dil kaynaklarında mecaza dair bir tanım yapılmamışsa da ana hatlarıyla “lafzın dilde vazedildiği anlam dışında kullanılması” mecaz kabul edilmiştir. Günümüze ulaşan ilk fıkıh usulü eserinin müellifi İmam Şâfiî (öl. 204/820) ve Mu‘tezilî öncülerden Câhiz (öl. 255/869), Ebû Ali el-Cübbâî (öl. 303/916) ve Ebû Hâşim el-Cübbâî (öl. 321/933) de görüşlerini temellendirirken kavram tanımı yapmadan mecazı kullanmışlardır. Kelamcı usûlcülerden ilk defa mecaz tanımı yapan Ebû Abdullah el-Basrî’den (öl. 369/979-80) iki farklı tanım nakledilmiştir. Ebû Abdullah’ın yaptığı bu tanımlar ana hatlarıyla sonraki asırlarda yaşayan usûlcülerin tanımları üzerinde etkili olmuşsa da yakın takipçileri tarafından kabul görmemiştir. Cessâs (öl. 370/981) ve Bâkıllânî (öl. 403/1013) düşünsel mülahazalar içermeyen sade bir tanım yaparken Mu‘tezilî usûlcülerden Ebü’l-Hüseyin el-Basrî (öl. 436/1044) mecaza dair kelâmî mülahazalar içeren komplike bir tanım geliştirmiştir. Ebü’l-Hüseyin, yaptığı tanımda lafzın mecazi anlamda kullanıldığını ortaya koymak için ilk olarak hitabın türünün temel belirleyici unsurlardan biri olduğuna dikkat çekmiştir. Ebü’l-Hüseyin yaptığı tanımda ikinci olarak lafzın hakiki anlamı gibi mecazi anlamının da bir vazՙ ile olduğuna işaret etmiştir. Ayrıca yaptığı tanımda açık şekilde ifade etmese de konu çerçevesinde yaptı değerlendirmelerde lafzın mecazi anlamda kullanıldığını ortaya koymak için karinenin temel belirleyici unsurlardan biri olduğunu vurgulamıştır. Ona göre lafız, ancak hakiki anlamda kullanılmasına engel bir karinenin olması durumunda mecazi anlama hamledilir. Mu‘tezilî usûlcülerin mecaz tanımlarını konu edinen bu çalışmada öncelikle İlk beş asırda dilcilerin ve Mu‘tezile dışındaki fıkıh usûlcülerinin ortaya koydukları mecaz tanımları incelenmiştir. Daha sonra Mu‘tezilî usûlcülerin mecaz tanımları değerlendirilmiştir. Mu‘tezilî âlimlerin mecaz tanımları içerisinde ekolün düşünsel mülahazalarını dikkate alan Ebü’l-Hüseyin el-Basrî’nin tanımı yakından incelenmiştir. Mu‘tezilî düşünürlerden Kādî Abdülcebbâr’ın mecaz anlayışını yansıtan tanımı günümüze ulaşmadığı için Ebül-Hüseyin’in tanımı incelenirken Kādî Abdülcebbâr’ın görüşleri de irdelenmiştir. Böylece Ebül-Hüseyin’e ait fıkıh usulü sahasında yoğun kelâmî mülahazalar ihtiva eden mecaz tanımının temelde Kādî Abdülcebbâr’a dayandığı ortaya konulmuştur. Çalışmamızda son olarak Ebül-Hüseyin’den nakledilen mecaz tanımının diğer ekollere mensup usûlcüler üzerindeki etkisi de ortaya konulmuştur. Bu tanımın söz konusu usûlcülerden Fahreddin er-Râzî (öl. 606/1210) tarafından kabul gördüğü belirtilmiş ve Râzî’nin bu tanım çerçevesindeki görüşleri Mu‘tezile’nin düşünsel zemininde tartışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 14 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 1 Ocak 2024 |
Kabul Tarihi | 9 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 28 Sayı: 1 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.