Bireyin yaşadığı yerle/mekânla ilişkisi
onun fiziksel olduğu kadar kültürel ve sosyal hayatını da etkilemektedir. İslam âlimleri bu çerçevede fiziki
coğrafya-insan ilişkisine dair birçok eser ve fikir ortaya koymuşlardır. Bu
açıklamaların klasik genel coğrafya anlayışı açısından en değerli olanı hiç
şüphesiz “yedi iklim” fikridir. Dünyayı yaşanılabilir/meskûn yerler/bölgeler
açısından sınıflandırmayı ifade eden bu yaklaşım insan-âlem diyalektiğinin kavranılmasına
önemli katkılarda bulunmuştur. Müslüman coğrafyacıların dünya merkezli evren
modeli üzerine kurulu Batlamyus’un eserlerine ulaşmalarının bir sonucu olarak
ortaya çıkan “Yedi İklim” nazariyesi beraberinde beşeri/sosyal coğrafyanın
unsurlarını barındıran bir anlayışı da doğurmuştur. Medeniyetin/ümranın
kurulmasında coğrafi ve iklimsel şartların oynadığı rolün ne seviyede olduğu tartışılmıştır.
Ancak gelişen teknoloji ile coğrafi şartların toplumlar üzerindeki tahakkümü
büyük ölçüde kırılmış görünmektedir. Bu durum özgürlük ve sorumluluk ilişkisi
noktasında kader algımızın da değişmesine yol açmaktadır. Çalışmamızda bu anlayışı
Muhammed b. Eşref es-Semerkandî’nin İlmü'l-Ȃfȃk ve'l-Enfüs ve İbnHaldûn’un
Kitâb’ül-İber adlı umumi tarihe dair eserine giriş mahiyetinde yazdığı
ve çoğu zaman müstakil bir eser olarak telakki edilen Mukaddime adlı
eserleri üzerinden incelemeye çalışacağız. Ayrıca bu çalışma ile İslam
âlimlerinin coğrafya ve insan konusunda nasıl bir yaklaşım sergilediklerini
göstermeye ve Semerkandî özelinde Allah-âlem ilişkisi açısından tabiatın ve
tabiata bağlı yaşamın ortaya çıkışındaki bilinçli tasarımı da aktarmaya gayret
edeceğiz. Diğer yönden ise İbn Haldûn’un olayları, bir coğrafi bakış açısı
yöntemi olan bütüncül yaklaşım ile nasıl izah etmiş olduğunu ve kendisinden
asırlar sonra meydana gelen modern coğrafyaya nasıl bir katkı sunmuş olduğunu
anlatmaya çalışacağız. Makalemiz genel anlamda zikrettiğimiz iki âlimin
anlayışlarının benzer ve farklı yönlerinin izahını da içerisinde barındıracaktır.
Sonuçta ise iklimin/coğrafyanın insana olan etkisinin cebri/fatalist bir
muhtevaya sahip olup olmadığını İbn Haldûn’un determinist coğrafi fikri ve
Semerkandî’nin imanî ve ahlakî bir sorumluluk olduğunu düşündüğü, marifetullah
anlayışı üzerinden irdeleyeceğiz. Makalemiz sonucunda cevabını bulmaya
çalıştığımız soru, “coğrafya kader midir?” sözünün İbn Haldûn’a aidiyeti sorunu
ve insan fiilleri açısından değerlendirilmesidir. Çalışmamızda söylem analizi
tekniği ile karşılaştırma yöntemi kullanılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 5 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 18 Sayı: 2 |
Correspondence Address
Cukurova University, Faculty of Theology, Balcali Campus, 01330, Saricam/Adana.