Küçük,
büyük her yaşayan insan için ölümün mukadder olması, hayatta kazanılan malların
ölüm sonrasında kimlere kalacağı meselesini önemli hale getirmektedir. Bu
meselenin çözümü için hukuk sistemleri ferdin veya ailenin korunması gibi
kriterler doğrultusunda miras dağıtım yöntemleri geliştirmiştir. Toplumların
inanç ve kültürlerinin etkisi gibi nedenlerle miras hukuk sistemleri arasında
bir takım farklılıkların oluşması olağan olmakla beraber hak, adalet ve denge
gibi ortak noktalarda bulunmaktadır. Bu benzerlik ve farklılıklar açısından
miras sistemleri arasında kıyaslamalar yapmak mümkündür. İslam miras hukukunun
hak, adalet, denge, ihtiyaç ve yakınlık gibi miras dağıtımında gözettiği
ilkelerinin yanında kaynağının farklı olmasından kaynaklanan kendine has
karakteristik özellikleri de vardır. İslam miras hukuku öncelikle Kur’ân-ı Kerîm ve
bunun uygulayıcısı konumunda olan sünnet ile düzenlenmiştir. Kur’ân da çoğu
husus genel prensip ve ilkeler çerçevesinde açıklanırken miras hukuku ise tam
aksine en teferruatlı açıklanan meselelerden biri oluştur. İslam miras
hukukunun kendine özgü özelliklerinden biri “ashabu’l-ferâiz” adı
verilen varislerin ve hisselerinin belirlenmesidir. İslam miras sisteminde her
tabakadan geniş bir varisler listesi oluşturulmuş ve her birinin özelliğine
uygun olarak ayrı ayrı miras hisseleri belirlenmiştir. Belirlenen bu hisselerin
toplamına da kırk hal adı verilmiştir. Böylece İslam hukukunda adalet,
nafaka sorumluluğu, yakınlık derecesi, ihtiyaç durumu gibi dengeler gözetilmek
suretiyle kendine özgü yeni bir miras sistemi oluşturmuştur. Türk
miras hukuku ise zümre sistemini benimseyen İsviçre medeni hukukunun iktibas
edilmesiyle oluşturulmuştur. Bu sisteme göre önce
ölenin çocukları ve eşi ile birinci zümre, anne baba ve kardeşler ile ikinci
zümre, dede nine ve bunların çocukları ile üçüncü zümre oluşturmuştur. Miras
öncelikle birinci zümre sonra ikinci zümre son olarak da üçüncü zümre
içerisinde dağıtılmaktadır. Bu dağıtım usulü anne baba gibi yakın akrabanın
miras alamayıp göreceli olarak uzak akraba olan torunların hatta evlatlıkların
miras alabilmesi gibi bir sonucun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu
çalışmada söz konusu iki hukuk sisteminin miras hükümleri varisler açısından
mukayese edilerek pratikteki sonuçlarının ortaya konması amaçlanmıştır. İslam miras
hukukuyla Türk miras hukuku arasında farklı açılardan karşılaştırmalar yapan
akademik çalışmalar bulunmaktadır. Ancak bu çalışmalar genelde hukuk
sistemlerinin özellikleri çerçevesinde yapılmıştır. Doğrudan varislerin
hisselerini karşılaştıran bir çalışmaya ulaşılamamıştır. Bu sebeple çalışmada
her iki hukuk sisteminin temel kaynaklarından hareketle, varisler ve hisseleri
çerçevesinde karşılaştırması yapılacaktır. Böylece miras sistemlerine karşı bir
farkındalık oluşturulmaya çalışılarak konunun sadece erkek ve kız hisselerine
indirgenemeyeceğini ve farklılıkların önemli bir sistem tartışması olduğunu
gündeme taşıyarak akademik camiada yeniden tartışılmasına kapı aralamak
istemekteyiz.
Anahtar Kelimeler: Miras, Miras
Hukuku, Varis, Hisse, İslam Miras Hukuku, Türk Miras Hukuku, Mukayese.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 18 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 19 Sayı: 1 |
Correspondence Address
Cukurova University, Faculty of Theology, Balcali Campus, 01330, Saricam/Adana.