İslam dini aile müessesesini meydana getiren evlilik sözleşmesine çok
önem vermiştir. Bazı sözleşmelerde şart koşulmayan icap, kabul sîgaları ve
şahitler gibi birçok unsurun bu sözleşmede şart koşulmuş olması, evlilik
sözleşmesi yapılmadan nişanlanmayı meşru kılması ve birçok ayet-hadis ile
evliliğin teşvik edilmesi bunun açık göstergesidir. Evlenme sözleşmesinin sona
ermesi manasına gelen boşama da nikâh akdi gibi diğer muamelelere göre
farklılık arz etmektedir. Örneğin niyet unsuru, akit ve ibadetlerin sonucuna
etki etmektedir. Ancak boşamada niyet sınırlı bir etkiye sahiptir. Yine birçok
akit iki tarafın iradesiyle meydana gelirken boşama ise ortak iradeyle meydana
gelebileceği gibi tek taraflı iradeyle de gerçekleşebilir. Ayrıca boşamada
tedrici bir yol takip edilmesinin teşvik edilmesi de onu diğer akitlerden
ayıran bir diğer önemli özelliktir. Eşlerin birlikte yaşama imkânının
kalmadığı; eşler arası sıkıntıyı ortadan kaldırabilecek çarelerin tükendiği bir
aşamada boşamaya başvurulabilir. Fakat bununla birlikte boşama şâri‘in
sevmediği bir husustur. Bütün bunlara rağmen boşama birlikte yaşama imkânın
kalmadığı zamanda bir çare olarak kendisine başvurulan meşru bir yöntemdir. Son
dönemde kimi eşler, bazı kazanımlar elde etmek amacıyla anlaşmalı olarak mahkemeye
başvurup boşanma davası açmaktadırlar. Bunların niyeti, boşama olmayıp
arzuladıkları bazı kazanımlarına engel olan resmi nikâhı mahkeme vasıtasıyla
ortadan kaldırmaktır. Nitekim anlaşmalı olarak boşanan kimi kocaların amacı ise
Avrupa ülkelerine gidip orada başka bir kadınla evlenerek ikamet alabilmektir.
Aynı şekilde bazı kadınlar da boşamayla ölen babasının maaşından istifade
etmeyi amaçlamaktadır. Bununla birlikte resmi boşanmayla sonuçlanan davalardan
sonra eşler hiç bir şey olmamış gibi birlikteliklerine devam etmektedirler. Bu
çalışmada, İslam hukukuna göre mahkemenin verdiği boşanma kararının geçerli
olup olmadığı üzerinde durulmuştur. Ayrıca anlaşmalı olarak mahkemeye başvuran
eşlerin boşamalarıyla ilgili niyet ile amaçlarının boşamaya etki edip
etmediğini ve birlikte aynı evde yaşamalarının caiz olup olmadığı İslam hukuku
açısından değerlendirilmiştir. Eşlerin mahkemeye dava açmaları boşama
yetkilerini mahkemeye devrettikleri anlamına geldiği için onların niyetleri
boşanmanın sonucuna etki etmediği gibi mahkemenin verdiği karar da geçerli olup
boşama bir bâin (yeni bir nikâh yapılmadan erkeğin evlilik hayatına geri
dönüşüne imkân vermeyen boşama şekli) talakla gerçekleşmektedir. Öte yandan
bunların iddet süresi geçtikten sonra yeni bir evlilik sözleşmesi yapmadan
birlikte yaşamaları uygun değildir. Ayrıca mahkeme tarafından boşanan
kadınların ölen akrabalarının maaşını almaları da caiz olmadığı sonucuna
varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Boşama, Niyet, Hukuk, Mahkeme.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 3 Nisan 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 19 Sayı: 1 |
Correspondence Address
Cukurova University, Faculty of Theology, Balcali Campus, 01330, Saricam/Adana.