Hakikatin,
mutlak gerçekliğin veya gerçek gerçekliğin doğası ve kaynağı insanlık tarihi
boyunca ilgi gören bir olgu olmuştur. Çünkü hakikat insanın anlam dünyası ve
anlam arayışı için vazgeçilmezdir. Ancak insan, hakikati olduğu gibi değil,
sosyo-kültürel birikimlerine göre anlayabilir. Zira insan hakikati bütünüyle
kavrayıp kuşatamaz; sadece onun arayışında olabilir. Şu halde insanın hakikatle
kurduğu ilişki, beşeridir ve görecelidir. Fakat bu gerçeğe rağmen hakikatin
temellük edilmesi, belli bir noktada toplanması ve tekelleşmesi de söz konusu
olmuştur. Bu durum ilgili literatürde “hakikat tekelciliği”, “dinî tekelcilik”,
“absolutizm” veya “dinî partikülarizm” olarak adlandırılır. Hakikat
tekelciliğinin daha iyi anlaşılabilmesi için bazı temel karakteristiklerinden
söz edilebilir. Hakikat tekelciliğinin temel karakteristiklerinden bir kısmı şu
şekilde belirtilebilir: Hakikat tekelciliği her şeyden önce tek doğru ve anayol
olma iddiasında bulunur. Bir diğer ifadeyle hakikat tekelciliği kendi yorumunun
hakikatin biricik yorumu olma iddia eder ve böylece diğer yorumlar karşısında
kendi otoritesini kurarak, bir tür ortodoksi geliştirir. Hakikat tekelciliği ve
dini partikülarizm kurtuluş, düzen ve istikrar vaat eder; bu itibarla korumacı
uygulamalara ve bu yönde yasal düzenlemelere yönelir. Hakikat tekelciliği dar
ve sığ olduğu gibi aynı zamanda bağnaz bir yapısı vardır. Hakikat tekelciliği ve
dini partikülarizm kültürü reddeder, onun insan hayatını kolaylaştırma ve
düzenleme gibi fonksiyonları göz ardı eder. Hakikat tekelciliği çoğu zaman
cehalet, yobazlık, bağnazlık, taassup, fanatizm ile anılırken, hoşgörü,
uzlaşma, çoğulculuk ve özgürlüğün de karşısındadır. Hakikat tekelciliği inhisarcı
bir tutumla özellikle düşünce ve inanç konusunda ötekileştirici olduğu kadar
belli bir hoşgörüsüzlük, fanatizm, baskı ve şiddeti de beraberinde
getirmektedir. Hakikat tekelciliği marjinal ve siyasal bir yapıya sahiptir.
Hakikat tekelciliği toplumsal değerleri aşındırıcı bir özelliği vardır. Bütün
bu özellikleri itibariyle hakikat tekelciliğinin çok ciddi toplumsal sorunlara
yol açması kaçınılmazdır.
Bu
çalışmada öncelikle insan ve hakikat ilişkisi ele alındıktan sonra hakikatin
tek elde toplanmasını ifade eden hakikat tekelciliği, dinî tekelcilik, dinî
partikülarizm, dinî mutlakçılık gibi kavramsal açıklamalara yer verildikten
sonra hakikat tekelciliği ve dinî partikülarizmin temel karakteristikleri
üzerinde durulmuştur. Daha sonra da dinî tekelciliğin bir tek dinî geleneğe
münhasır olmadığı, hemen her dinî gelenekte görülebildiği gerçeği ifade edilmiştir.
Burada günümüzde özellikle modernleşme ve sekülerleşme sürecinde yaşananlara
tepki olarak ortaya çıkan ve dinlerin katı ve dar yorumlarının bir uzantısı
radikal ve fundamentalist hareketler örneğinden hareketle dinî partikülarizm
olgusu analiz edilmeye çalışılmıştır.
Hakikat tekelciliği dini mutlakçılık dini tekelcilik dini partikülarizm absolutizm
The nature and source of truth or real reality has
been an interesting phenomenon throughout human history. Because truth is
indispensable for human world of meaning, because of making sense of life and
overcoming the difficulties in life. For this reason, human seeks truth as a
solid guide to guide him. The problem of truth or searching meaning is often
explained by the metaphor of the road. As it is known, truth or real reality
can manifest itself in different forms. Therefore, human can understand the
truth according to his socio-cultural background. Because he cannot fully
comprehend the truth. In this case, the relation that human establishes with
the truth is human and relative. However, despite this fact, the truth has been
monopolized and gathered at a certain point. This is called “monopoly of
truth”, “religious monopoly” or “religious particularism”. These concepts refer
to the particular values and criteria, and neglect the common values and
criteria that can be universally applied to all humanity. The accumulation of
truth at a certain point, that is, the monopolization of truth has some main
characteristics. First of all, it claims itself as unique truth, and promises
salvation, order and stability. Another its characteristics can be stated as
follows: being narrow and shallow, rejecting culture, being anti-freedom,
bigotry, tending to oppress and violence, being marginal and political, eroding
social values, etc. As a result of all these features, it is inevitable that
the monopoly of truth will cause serious social problems.
In this study, which aims to draw attention to these
problems, firstly the conceptual explanations such as the monopoly of truth,
religious monopoly, religious particularism, religious absolutism, and then the
basic characteristics of religious particularism are emphasized. Finally, it is
stated that religious monopoly is not exclusive to a single religious tradition
and can be seen in almost every religious tradition. Here, the phenomenon of
religious particularism has been tried to be analyzed from the example of
radical and fundamentalist movements having the strict and narrow
interpretations of religions, which emerged in response to the modernization
and secularization process.
Truth monopoly religious absolutism religious monopoly religious particularism absolutism
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 25 Ekim 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 19 Sayı: 2 |
Correspondence Address
Cukurova University, Faculty of Theology, Balcali Campus, 01330, Saricam/Adana.