The goal of Islam is to make people happiness both with their lives in this world
and hereafter. In this context, a mukallaf has obligations to Allah. These
obligations are performed either by believing and worshiping their Lord, or by
organizing his relations with other people in
accordance with the Lord’s directives. The most important part of people’s
relationship with each other constitutes the relationships in the family
institution. The function of the family is to carry out the purpose of protecting
the generation which is one of the necessities of religion, by preventing the
confusion of the generation but continuing it. In order to ensure this, the
couple had to have
some qualifications at the stage of wedding, after the marriage some rights and
responsibilities have been determined for both. The coition is one of these rights and
responsibilities.
The
first coition between couples is called
dukhul in Arabic where as zifaf in
Turkish. The coition becomes halal by marriage contract and causes legal
consequences. Some of the rights and responsibilities arising from coition are
personal and the other part are financial. The judgements of coition on dowry,
restraints of marriage and iddah are clearly
stated in the verses. For the judgements of the lineage determination, the
hadith constitute evidence. For this reason, there is no dispute between faqihs
on these issues.
The
khalwat as-saheeh meaning that the husband and wife stay alone without any
obstacle after the marriage contract, is accepted by some faqihs as an act that
causes coition judgements. Therefore; the khalwat as-saheeh is called judicial
dukhul and the coition is called real dukhul.
The khalwat as-saheeh, has consequences which are similar to coition as in the judgements which require
giving the whole dowry and the woman
in waiting period to remarry. Howewer it has lighter consequences than real
coition, as it does not give the
husband the right of
talaq-e-Raj'i .
Since
coition becomes permissible through valid marriage, the judgements arising from coition have
properties which are complementary to the judgements of valid marriage and it
has features that make the marriage permanent. This
is clearly seen in the effect of coition on dowry and iddah. But coition also
has judgements that are independent of the valid marriage contract. For
example,if occurs after the end of the coition, a marriage is not true or if the person learns that whom he/he was
with was not his/her real spouse, this coution has independent effects of
marriage contract, such as the dowry, the iddah and the restraint of marriage.These judgements
mentioned in fiqh works under different headings such as dowry, restraint of
marriage, iddah, talaq and illegal marriages, were collected and evaluated in
our study.
İslam dininin hedefi insanları dünya
ve ahiret hayatlarında saadete kavuşturmaktır. Bu bağlamda mükellefin Allah’a
karşı yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülükler; ya insanın Rabbine iman ve ona
ibadet etmesi suretiyle veya onun diğer insanlarla olan ilişkilerini Rabbinin
direktifleri doğrultusunda düzenlemesiyle ifa edilmiş olur. İnsanların
birbirleriyle ilişkilerinin en mühim kısmını aile kurumundaki ilişkiler
oluşturmaktadır. Ailenin işlevi, neslin karışmasını önleyerek ve devam etmesini
sağlayarak dinin zaruretlerinden biri olan neslin korunması gayesini
gerçekleştirmektir. Bunun temin edilmesi için nikâh aşamasında tarafların bazı
vasıflara sahip olmaları şart koşulmuş, nikâhtan sonra ise kendilerine bir
kısım hak ve sorumluluklar belirlenmiştir. Cinsel münasebet, bu hak ve
sorumluluklardan biridir.
Eşler arasında gerçekleşen ilk cinsel
ilişkiye Arapça’da duhûl, Türkçe’ de ise zifaf denilmektedir. Zifaf, nikâh akdi
ile mübah hale gelmekte ve hukukî sonuçlar doğurmaktadır. Zifaftan doğan hak ve sorumlulukların bir kısmı şahsî, diğer
kısmı malî özellik taşımaktadır. Zifafın, mehir, evlenme yasakları ve iddet
bekleme meselelerindeki hükümleri ayette açıkça beyan edilmiştir. Nesebin
tespitinin hükmü için hadis delil teşkil etmektedir. Bu sebeple sözkonusu meselelerde
fukahâ arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Karı-kocanın nikâh akdinden sonra
herhangi bir engel olmadan başbaşa kalmaları anlamındaki sahih halvet, bazı
fakihler tarafından zifaf hükümlerini doğuran bir eylem olarak kabul
edilmektedir. Bu sebeple; sahih halvete hükmî zifaf, fiili birleşmeye ise
hakikî zifaf denilmektedir. Sahih halvetin, mehrin tamamının verilmesi ve
kadının iddet beklemesini gerektirmesi hükümlerinde olduğu gibi zifafa benzer
sonuçları bulunmaktadır. Ancak kocaya ric‘î talak hakkını vermemesi meselesinde
hakikî zifaftan daha hafif sonuçları vardır.
Zifaf, sahih nikâh vasıtasıyla mübah
hale geldiğinden, zifaftan doğan hükümler, sahih nikâhın hükümlerini
tamamlayıcı ve nikâhın kalıcı hale gelmesini sağlayan özellikler taşımaktadır.
Bu durum, zifafın mehir ve iddete etkisinde açıkça görülmektedir. Ancak zifafın
nikâh akdinden bağımsız hükümleri de bulunmaktadır. Mesela bir nikâhın sahih
olmadığı zifaftan sonra ortaya çıkarsa veya kişi kendisiyle zifaf yaşadığı
şahsın kendi nikâhlısı olmadığını zifaf bittikten sonra öğrenirse bu zifafın
mehir, nesebin sübutu, iddet bekleme ve evlenme yasakları gibi konularda nikâh
akdinden bağımsız sonuçları olmaktadır. Fıkıh eserlerinde mehir, evlenme
yasakları, iddet, talak ve fasit nikâhlar gibi değişik başlıkların altında
bahsi geçen zifaf ile ilgili bu hükümler, çalışmamızda bir araya getirilmiş ve
değerlendirilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 28 Nisan 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 20 Sayı: 1 |
Correspondence Address
Cukurova University, Faculty of Theology, Balcali Campus, 01330, Saricam/Adana.