Islamophobia has been among the most emphasized concepts in various parts of the world for almost a quarter of a century, especially in the West. The idea, similarly discussed in Islamic countries, draws attention as a product of understandings in which orientalist and self-orientalist perspectives are determinant. Based on the alterity and hostility of a particular segment through the production of a fictionalized image, this approach is the name of an attitude and behavior that has continued in Turkey since the Tanzimat Period. The attempts to ensure that the masses accept the official (Kemalist) ideology in the nation-identity building process, which started mainly after the establishment of the Republic, entails the otherization of "Ottoman" and "Islam" and injecting Islamophobic elements into the masses and revealing the negative image of Islam were among the most used strategies. At this point, it can be asserted that art, in particular, and theater, in general, were strongly instrumentalized, and the texts of the plays were structured directly or indirectly with Islamophobic tendencies for this purpose. Thus, this situation, predominant in the early phase of the Republic, continued to be the dominant tendency of humorous plays in the later periods.
Ottoman Islamophobia Orientalism Self-Orientalism Turkish Theatre Republic
Neredeyse çeyrek yüzyıldır, başta Batı olmak üzere dünyanın çok çeşitli bölgelerinde üzerinde en fazla durulan kavramlar arasında İslamofobi bulunmaktadır. Benzer şekilde İslam ülkelerinde de tartışılan bu kavram, büyük ölçüde oryantalist ve self-oryantalist bakış açılarının belirleyici olduğu anlayışların bir ürünü olarak dikkat çekmektedir. Kendiliğinden olmayıp kurgulanmış bir imaj üretimi üzerinden belli bir kesimin ötekileştirilmesini – düşmanlaştırılmasını temel alan bu yaklaşım, aslında Tanzimat’tan beri Türkiye’de de süregelen bir düşünce ve davranış biçiminin adıdır da. Bununla birlikte, özellikle Cumhuriyet’in kurulması sonrasında başlayan ulus – kimlik inşa sürecinde resmi (Kemalist) ideolojinin kitlelere tanıtılıp kabullenilmesinin sağlanması çalışmaları “Osmanlı”nın ve “İslam”ın” değersizleştirilip ötekileştirilmesini gerektirirken; islamofobik unsurların kitlelere enjekte edilip islama ve müslümanlara dair olumsuz imajın bir kanaat olarak belletilmesi çabaları da başvurulan yöntemlerin başında gelmekteydi. Bu noktada özelde sanat genelde ise tiyatronun güçlü bir şekilde araçsallaştırıldığı; oyun metinlerinin de bu amaç doğrultusunda, doğrudan ya da dolaylı olarak İslamofobik eğilimlerle yapılandırıldıkları net olarak söylenebilir. Son kertede, baskın olarak Cumhuriyet’in erken evresinde söz konusu olan bu durum, daha sonraki dönemlerde de, özellikle mizah ağırlıklı oyunların başat eğilimi olmaya devam etmiştir.
Osmanlı İslamofobi Oryantalizm Self-Oryantalizm Türk Tiyatrosu Cumhuriyet
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları, Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2022 |
Kabul Tarihi | 25 Eylül 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |