Bu makale Hanefi ceza geleneğinde had-kısas dışı ağır ceza anlayışına ve onun klasik Osmanlı kanunlarındaki yansımalarına odaklanmaktadır. Bu bağlamda o öncelikle kamu otoritesinin salt kendi reyiyle ağır ceza vazetmesi (siyaset) ile suçların tekerrürü ve toplumu bozmak için faaliyet gösterme (sa‘y bi’l-fesad fi’l-arz) mefhumları arasındaki ilişkiye dikkat çekmektedir. Makale Hanefi ceza geleneği içinde mütekerrir suçluların toplumu bozmak için çalıştıkları gerekçesiyle siyaseten ağır bir şekilde cezalandırılabileceğine ilişkin bir anlayışın tekamül ettiğine vurgu yapmaktadır. Sözü edilen anlayış tekerrür etmemekle birlikte toplumu bozma niteliği taşıyan bir kısım suçları da kapsamına alma potansiyeli taşımaktadır. Makale klasik Osmanlı kanunlarında ve uygulamasında Hanefi had-kısas dışı ağır ceza anlayışının nasıl kullanıldığına dair temsil edici örnekler vermektedir. Kanun koyucular bu anlayışa genellikle siyaset terimi ile göndermede bulunmakta ve tekerrür eden suçları ilk defa işlenenlerden daha ağır bir şekilde cezalandırırken açıkça bu anlayıştan esinlenmiş görünmektedirler. Onlar mütekerrir olmayan failleri siyaseten ağır bir şekilde cezalandırırken bile bu anlayıştan bütünüyle bağımsız hareket etmemektedirler.
Siyaset Tekerrür Fesat Klasik Osmanlı Kanunları Hanefi Ceza Geleneği
This article focuses on the notion of non-fixed heavy punishment in the Hanafi penal tradition and its reflection on the
classical Ottoman laws. In this context, it firstly draws attention to the relationship between the heavy punishment given
by the public authority’s own opinion (siyasa) and the repetition of an offence (tekerrur) and the effort for corruption of
society (sa‘y bil-fesad fil-ard). It emphasizes the fact that an understanding has evolved in the Hanafi penal tradition that
habitual criminals can be severely punished by the administrative authority’s own opinion on the grounds that they have
attempted to corrupt society. This understanding has the potential to include some crimes that are not repeated, but
which are devastating to society. This study gives representative examples of how to use the Hanafi notion of non-fixed
heavy punishment in the classical Ottoman kanuns and practice. Lawmakers generally have a reference to this notion
with a siyasa term. They seem to be clearly inspired by the mentioned notion when they punish habitual criminals more
severely than non-habitual ones. Lawmakers do not act independently of this notion when they sometimes punish nonhabitual criminals heavily with their own opinion.
Siyasal Tekerrur Fesad Classical Ottoman Kanuns Hanafi Penal Tradition
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Temmuz 2019 |
Gönderilme Tarihi | 2 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 30 Sayı: 1 |