İslam hukukunda, insanın fıtratında taşıdığı yardımseverliğin bir tezahürü olan hibe konusu ile ilgili ayrıntılı hükümler bulunmaktadır. Bir malı başkasına karşılıksız olarak hemen temlik etmek şeklinde tanımlanan hibe akdinin kuruluş ve geçerlilik şartları ile hibeden rücuun mümkün olup olmayacağı, rücu mümkün ise kimlere yapılan hibeden hangi şartlarda dönülebileceği hususlarıyla alakalı mezhepler farklı ictihadlara sahiptir. Hanefîler hibe akdinin teberru yönünü öne çıkararak, bir karşılık almadığı sürece hibe yapanın o malda hala tasarruf yetkisinin olduğunu düşünmektedirler. Bundan dolayı onlara göre kişi ahlaken uygun olmasa da hukuken hibesinden dönebilir. Bununla beraber yedi durum Hanefîlerde de kabzı gerçekleşen hibeden dönüşü engellemektedir. Cumhur ise hibe akdini satım akdine benzeterek onun bağlayıcı bir akid olduğu kanaatini taşır. Bundan dolayı baba ve bazı durumlarda annenin çocuğuna yaptığı hibe dışındaki hibelerden hukuken dönülmesinin caiz olmadığı görüşündedirler. Hanefî mezhebi Osmanlı’da resmi mezhep olarak kabul edilerek mahkeme kararları buna göre alınmıştır. Bu çalışmada Osmanlı dönemi fetvaları ve mahkeme kararlarından hareketle hibeden dönme meselesinde Hanefî mezhebinin ictihadlarına ne kadar uyulup uyulmadığı tespit edilmeye çalışıldı. Netice olarak hibeden dönme konusu ile ilgili Osmanlı dönemi özelinde incelenen fetva ve mahkeme kararlarında Hanefî mezhebinin görüşlerinin uygulandığı tespit edildi. Çalışmamızın hibeden dönme konusu özelinde İslam ve Osmanlı hukuk tarihine mütevazi bir katkı sunması ümit edilmektedir.
In Islamic law, there are detailed provisions regarding the grant, which is a manifestation of the benevolence that people have in their nature. The sects have different opinions about the establishment and validity conditions of the grant contract, which is defined as immediately assigning a property to someone else without compensation, whether it is possible to recourse from the grant, and if recourse is possible, under which conditions the grant can be withdrawn. Hanafis, by emphasizing the donation aspect of the grant contract, think that the donor still has the authority to dispose of that property as long as he does not receive a return. Therefore, according to them, a person can legally withdraw from his grant, even if it is not morally appropriate. However, seven situtions prevent the Hanafis from returning from the grant that has been received. The public, on the other hand, likens the grant contract to the sale contract and thinks that it is a binding contract. For this reason, they are of the opinion that it is not legally permissible to return the grants other than the grants made by the father and, in some cases, by the mother to her child. Hanafi sect was accepted as the official sect in the Ottoman Empire and court decisions were taken accordingly. In this study, it has been tried to determine how much the Hanafi sect’s opinions were followed or not in the issue of returning from grants, based on the Ottoman period fatwas and court decisions. As a result, it has been determined that the views of tha Hanafi sect were applied in the fatwa and court decisions examined in the Ottoman period regarding the issue of refusal from grants. It is hoped that our study will make a modest contribution to the history of Islam and Ottoman law, in particular, on the subject of returning from grants.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 12 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 2 |
Darulhadis İslami Araştırmalar Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.