Helâl sertifikası, çift yönlü faydalarıyla, yalnız alıcı/tüketici kümesini değil, satıcı/sağlayıcı/tacir kesimini de etkisi altına almaktadır. Yine de helâl sertifikasının ticaret hayatındaki var oluşuna, gerek Türk, gerek mukayeseli öğretide eleştiriler yöneltilmektedir. Helâl sertifikasına yöneltilen eleştirilerin dikkate alınması, bu sertifikanın itibarının artmasını sağlayabilir. Bir emtianın veya hizmetin helâl olup olmadığı asla nihai anlamda şüpheli olamaz. Bahsedilen şüphe sadece üretim veya sunum sürecine dair bilgi eksikliğinden kaynaklanmakta olup geçicidir. Üretim veya sunum süreci, özellikle içerik ve katkı maddeleri tam tamına analiz edilirse, her emtia veya hizmetin helâl yahut haram olduğu derhal netleşir.
Sertifikası olmadığı hâlde sertifikalıymışçasına satılan veya haram olmasına rağmen helâlmişçesine sertifikalanan ürün, alım satımın tüm aktörleri nezdinde çeşitli hukukî ihtilaflara sebep olabilir. Helâl sertifikası kaynaklı özel hukuk ihtilaflarının ulusal çözümünde, Türk Medenî Kanunu, Türk Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uygulama alanı bulabilir. Sayılan kanunların uygulanmasında belirleyici olan başat kriter, somut olayda rôl alan süjelerin hukukî statüsüdür. Helâl sertifikasından kaynaklanması muhtemel özel hukuk ihtilaflarında, ulusal hukukun sunduğu hukukî kurumlardan birini diğerine tercih ederken, alıcının, tüketici veya tacir olup olmadığı araştırılır ki, buna göre mezkûr ihtilafın vasıflandırılmasında, borçlar, kişiler, tüketici ve/veya ticaret hukukundan yararlanılır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | DASED |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 4 Sayı: 2 |