Irregular migration activities carried out by sea have been used in the same sense as migrant smuggling for a long time and have been described as a threat to their security by the coastal states that migrants aim to reach. The increase in the loss of life at sea as a result of the intensity of the activity in question has made it obligatory to approach the issue differently. Accordingly, the use of irregular migration, which is a more comprehensive concept, started to be preferred and the security perception of the individuals was also handled by removing the perception of security on the subject from being solely directed towards the state.
In combat against irregular migration by sea, there are not enough regulations in the 1982 United Nations Convention on the Law of the Sea. The Protocol Against the Smuggling of Migrants by Land, Sea and Air also did not make an absolute exception to the flag state rule and did not give states the authority to intervene in the ships carrying out the aforementioned activity, causing problems in practice. The provisions of the 1951 Convention Relating to the Status of Refugees are often overlooked, especially in interventions for the ships without a flag of one State through warships on the high seas. As a result, in the Hirsi Decision issued by the European Court of Human Rights, it was determined that the flag state of the warship was also bound by the provisions of the human rights conventions to which it was a party and also when the warship was on the high seas. In the ongoing process, the states ended these search and rescue activities.
At this point, there has been an increase in the practice of non - governmental organizations, especially in the Mediterranean. Delivery of irregular migrants who are in distress at sea to a safe place following their rescue by private ships belonging to these organizations caused a problem in practice. The fact that the concept of a safe place lacks the definition in international law has encouraged coastal states to act to avoid letting these ships in their ports. The Rackete and Others v. Italy Case, is expected to significantly clarify the issue, which was held at the European Court of Human Rights, on the subject of the ship belonging to the Sea Watch organization to enter the Italian territorial waters without waiting for the permission of Italy.
Irregular Migration by Sea Migrant Smuggling by Sea Principle of the Exclusive Jurisdiction of Flag State Right of Asylum Principle of Non - refoulement
Deniz yoluyla gerçekleşen düzensiz göç faaliyetleri, uzun bir süre göçmen kaçakçılığı ile aynı anlamda kullanılmış, göçmenlerin ulaşmayı hedefledikleri kıyı devletleri tarafından güvenliklerine yönelik bir tehdit olarak nitelendirilmiştir. Söz konusu faaliyetin yoğunluğunun artması sonucunda denizde yaşanan can kayıplarında meydana gelen artış, konuya farklı bir şekilde yaklaşılmasını zorunlu hale getirmiştir. Buna göre, daha kapsamlı bir kavram olan düzensiz göçün kullanımı tercih edilmeye başlanmış ve konuya ilişkin güvenlik algısı sadece devlete yönelik olmaktan çıkartılarak, denizdeki bireylerin güvenliği de ele alınmıştır.
Deniz yoluyla düzensiz göç ile mücadelede, 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yeterli düzenleme bulunmamaktadır. Kara, Deniz ve Hava Yoluyla Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokol’ün de bayrak kuralına mutlak bir istisna getirmeyerek devletlere adı geçen faaliyeti gerçekleştiren gemilere yönelik müdahale yetkisi tanımaması, uygulamada sorunlara yol açmıştır. Özellikle açık denizde savaş gemileri aracılığıyla bayraksız gemilere yönelik müdahalelerde, 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşme’nin hükümleri çoğunlukla göz ardı edilmiştir. Bunun sonucunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen Hirsi Kararı’nda, savaş gemisinin bayrağını taşıdığı devletin, taraf olduğu insan haklarına ilişkin sözleşmelerinin hükümleri ile savaş gemisinin açık denizde bulunduğu anlarda da bağlı olduğuna yönelik tespit yapılmıştır. Devam eden süreçte, devletler söz konusu arama - kurtarma faaliyetlerine son vermiştir.
Bu noktada, hükümet dışı örgütlerin özellikle Akdeniz’de konuyla ilgili çalışmalarında artış yaşanmıştır. Denizde tehlike altında bulunan düzensiz göçmenlerin bu örgütlere ait özel gemiler tarafından kurtarılmasını takiben güvenli bir yere teslimleri uygulamada soruna neden olmuştur. Güvenli bir yer kavramının uluslararası hukukta tanımdan yoksun olması, kıyı devletlerini ilgili gemileri limanlarına almama yönünde hareket etmeye teşvik etmiştir. Sea Watch örgütüne ait geminin 2019 yılında İtalya’nın iznini beklemeyerek İtalya karasularına girmesini konu alan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görülen Rackete and Others v. Italy Davası’nın, konuya önemli ölçüde açıklık getireceği beklenmektedir.
Deniz Yoluyla Düzensiz Göç Deniz Yoluyla Göçmen Kaçakçılığı Bayrak Kuralı Sığınma Hakkı Geri Göndermeme İlkesi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uzay, Denizcilik ve Havacılık Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 8 Ağustos 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 3 Sayı: 1 |