Türk kültür tarihinin en önemli ve etkili şahsiyetlerinden biri olan Yunus Emre, hayat hikâyesi ve özellikle menkıbeleriyle Türk edebiyatında çeşitli edebî türlerde konu edilmiş tarihî bir şahsiyettir. Bazı romanlarda Türk kültürünün ve tarihinin önemli şahsiyetleriyle karşılaşmaları ve onlar üzerindeki ve dolayısıyla Türk kültürü üzerindeki etkisi ele alınırken bazı romanlarda da onu romanın merkezinde bir roman kişisi olarak görürüz. Bazen de bir tiyatro eserinde anlatılır onun hayat hikâyesi. Yunus Emre’nin tasavvufî yönü edebî türlerde çoğunlukla menkıbeleriyle birlikte işlenir. Bu menkıbeler, çoğunlukla tarihî ve tasavvufî kaynaklardan hareketle ele alınır. Bazı eserler, bu menkıbeleri tarihî ve tasavvufî kaynaklardaki anlatılanları değiştirmeden edebî türün gerektirdiği bir dille aktarırken bazı eserlerde de bu menkıbelerde kırılmalar olduğunu görebilmekteyiz. Bunun esere veya yazara bağlı çeşitli nedenleri elbette olabilir. Biz de bu bildiride çeşitli türlerdeki pek çok eserinde Türk kültür tarihinin önemli isimlerine yer veren Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Benim Adım Yunus Emre romanıyla, Yunus Emre adlı tiyatro oyununda Yunus Emre’yi anlatırken kullandığı menkıbelerde tarihî ve tasavvufî kaynaklara bağlılığını inceleyeceğiz. Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun söz konusu iki eseri kurgu dünyası itibariyle (olay, şahıslar kadrosu, zamanı ve mekânı işleyişi) metin analizi yapılarak incelenecektir. Bu bağlamda yazarın bu iki eserinde de Yunus Emre menkıbelerini anlatırken tarihi ve tasavvufi gerçeklerde bir kırılma olup olmadığı tespit edilecektir. Kırılma varsa bu kırılmanın nedeni üzerinde tartışılacak, bu kırılmanın sebepleri ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 6 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |