Budizm’in ilk dönemlerinde kadınlar, dönemim mevcut ataerkil kültürünün etkisiyle toplumsal tabakanın en alt sınıfına mensup, değersiz ve hiçbir işe yaramaz varlıklar olarak kabul edilmişlerdir. Başlangıçta Budda’nın düşüncesi de, dinde kadınlara yer vermeme şeklinde idi. Ancak, Budda’nın teyzesi ve aynı zamanda sütannesi olan Mahaprajapati’nin başını çektiği seçkin/elit kadınlar grubunun istikrarlı, kararlı ve kesin duruşu ile baş mürit Ananda’nın isteği Budda’nın fikrinin değişmesiyle ve kadınların dine kabulüyle sonuçlanmıştır. Böylelikle, mevcut kültürel yapıda radikal bir değişim yaşanmıştır. Bu makalede, kadınların sosyal tabakanın en alt katmanından kurtuluşu, manastıra kabul edilişi, dini ayin ve ibadetleri yönetme yetkisi, Budizm’in gelişimi ve ilerleyişine yapmış oldukları aktif katkıları ile sosyal faaliyetlere vermiş oldukları destekleri ele alınacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 7 Haziran 2014 |
Gönderilme Tarihi | 6 Şubat 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 |