When Hanefi ideas on the scope of the general term in
Hanafi tradition and discussions in the background are examined, it can be seen
that the subject is deeply concerned with syntax and theology. A number of
Hanafi scholars handle Muslims who have committed a grave sin in the scope of
the general term. According to Ahl al-sunnah, those who have committed a grave
sin will not stay in hell forever. Thus, verses related with forgiveness of
Allah need to be evaluated in a general scope. On the other hand, the issue is
in fact a subject matter of syntax. Regarding this, Hanafis and Mutazilis have
a consensus over this. Some discuss that Iraqi Hanafis was strongly influenced
by Mutazilism. But Hanafis and Mutazilis disagree on the last judgment about
those who have committed a grave sin. Clarifying this depends on examining
syntax aspect of the issue.
Âm lafızların kapsamına ilişkin olarak Hanefî
âlimlerin görüşleri incelendiğinde konunun nahivle ve kelâmla yoğun ilişki
içinde olduğu görülmektedir. Bazı Hanefî âlimlerin kelâmî bir tartışma olarak
büyük günah işleyenlerin durumunu âm lafızların kapsamı çerçevesinde ele
almaları, konunun kelâmî yönünü göstermektedir. Zira Ehl-i sünnete göre büyük günah
işleyen müslümanlar, cehennemde ebedi olarak kalmayacaklardır. Bu hükme
ulaşılabilmesi ise şirk dışındaki günahların affedileceğini belirten âyetlerin
genel kapsamlı olduklarının kabulüne bağlıdır. Diğer yandan âmmın kapsamına
ilişkin görüş ayrılıklarının temelinde nahivle ilgili tartışmaların yer alması,
konunun esas itibariyle bir nahiv meselesi olduğunu da göstermektedir. Ancak
konunun kelâmî yönü, nahivle olan ilişkisinden daha fazla gündeme taşınmıştır.
Çünkü Hanefîler ve Mu’tezile, âm lafızların genel bir kapsama sahip oldukları
noktasında görüş birliğine varmışlardır. Bu görüş birliğini kimi
araştırmacılar, özellikle Irak Hanefîlerinde Mu’tezilî etkinin varlığına delil
olarak göstermişlerdir. Ancak Hanefîler, büyük günah işleyenlerin imandan çıkmadıklarını
ve cehennemde ebedi olarak kalmayacaklarını kabul etmişlerdir. Bu konuda
Mu’tezile karşıtı bir görüş benimseyen Hanefîlerin, âmmın genel bir kapsama
sahip olduğu noktasında onlarla görüş birliğine varmış olmaları; âmmın nahiv ve
lügat ilimleriyle ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda anlaşılır hale
gelmektedir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2016 |
Gönderilme Tarihi | 24 Mart 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 44 |