Çalışmanın konusu Evharistiyada İsa Mesih’in varlığı ve bunun niteliğidir. Bu konudaki fikirler sembol ve/veya gerçek kavramlarında temellenir. Evharistiya sakramentinin en önemli noktası ekmek ve şarabın kutsanması ve bunun İsa Mesih’in bedeni ve kanına dönüşmesi meselesidir. Bu, İsa Mesih’in “bu benim bedenimdir.” sözüne dayanmaktadır. Bu söz kendi içinde bir paradoksu barındırır. Bir tarafında Mesih’in sözü vardır, dolayısıyla bu söz Tanrı’nın emridir ve doğrudur. Diğer tarafında ise beden ve kan olarak nitelenen ekmek ve kase vardır, dolayısıyla akıl eşyanın tabiatını kabul etmeyi gerektirir. Çünkü eşyanın tabiatına göre ekmek beden yapılamaz. Dolayısıyla Hıristiyanlık tarihi bu paradoksu çözüme kavuşturmaya çalışmıştır. Evharistiya ritüeli özellikle Pavlus’un etkisiyle şekillenirken mesele geç bir dönemde ve Katolik Kilise’de tartışılmıştır. Katolik Kilise sorunu uzun süre tartıştıktan sonra Trent Konsili’nde transubstatiation kavramıyla dogmalaştırmıştır. Doğunun kadim kiliseleri ise tartışmaya gerek duymamışlar ve çoğunlukla anlaşılmaz ama hakikat olduğunu kabul etmişlerdir. Reform kiliselerine gelince, Katolik çizgiden ayrılmış oldukları için en azından Katolik Kilise’ye karşı kendi fikirlerini geliştirmişlerdir. Luther, beden ve kanın gerçek olduğunu ve dönüşümün sadece tözde değil arazda da gerçekleştiğini kabul etmiştir. Sonuç olarak görüşler ya sembol ya da gerçek anlamını taşıyan kavramlarla açıklanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 26 Haziran 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 26 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 16 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 24 Sayı: 1 |
Bu dergide yayınlanan tüm çalışmalar, Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License kapsamında lisanslanmıştır.