19. yüzyılın ilk yıllarından itibaren Ninova ve Babil’de başlayan arkeolojik araştırmalar aynı yüzyılın i kinci yarısından itibaren yoğunluk kazandı. 1808-1821 yılları arasında bölgede İngiltere konsolosu olarak bulunan Cladious James Rich zamanında başlatılan ön çalışmalar kısa süre sonra yerini arkeolojik kazılara bıraktı. Rich’in anılarından yola çıkarak daha nitelikli çalışmalar yapan kişi ise Fransız konsolos Paul Emile Botta oldu. Lakin bu çalışmalar da bölgedeki tarihi zenginliği gün yüzüne çıkarmak için yeterli olmadı. Austen Henry Layard ile asıl manada başlayan arkeolojik kazılar onun yardımcısı ve Musul’un yerli ahalisinden olan Hürmüz Rassam’ın başkanlığında bir hayli ilerledi. Bölgenin yerlilerinden olması, konuşulan dili ve İngilizce’yi bilmesi Rassam’a çalışmalarında büyük kolaylık sağladı. Tarihi buluntulara gereken önemin verilmemesi, ahalinin büyük çoğunluğunun buluntuları put olarak görmesi ve Osmanlı Devleti’nde eski eserlerin harice çıkarılmasını engelleyen kapsamlı bir nizamnamenin olmaması Rassam’ın bulduklarını Londra’ya nakletmesini kolaylaştırdı. Rassam’ın Ninova ve Babil’deki arkeolojik çalışmaları ve bu kazılar sonunda ortaya çıkardığı tarihi eserleri Londra’ya nakli hem tabiiyetine geçtiği İngiltere’de hem de arkeoloji alanında kendisine büyük bir ün kazandırdı.
Emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Archaeological research, which started in Nineveh and Babylon in the first years of the 19th century has made progress in the second half of the same century. The feasibility studies initiated during the time of British representative Cladious James Rich turned into arhaeological excavations after a while (1808-1821). Taking Rich’s writings as his guide, the French consul Paul Emile Botta was the first person to conduct qualified archaeological excavations. Hovewer, these archaeological Works were not enough to reveal the historical wealty in te region. These works, which started with Austen Henry Layard in accordance with the science of archeology, progressed a lot under the command of his assistant Hormuzd Rassam who was a native of Mosul. Being a native of the region, knowing Arabic and English provided a great convenience to Hormuzd Rassam in his works. Not paying enough attention to historical findings, the vast majority of people seeing the finds as idols and the absence of a comprehensive regulation preventing the smuggling of historical artifacts abroad in the Ottoman State made it easier for Rassam to transfer his findings to London. Rassam’s archaeological works in Nineveh, Babylon and the transfer of the historical artifacts he unearthed through these excavations to London form the basis of this paper.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Ekim 2021 |
Gönderilme Tarihi | 23 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 28 |
Dicle University
Journal of Social Sciences Institute (DUSBED)