The central concern of
al-Fârâbî’s thought is to
reconcile religion and philosophy.
While making this
effort, he tried to develop
a new way of thinking by
using the main principles
of philosophy without
any concessions to the
principles of Islamic belief.
He set a diffi cult target like
expounding Aristoteles
with the title of Muallim-i
Sânî (Second teacher), and
he became successful.
Fârâbî’s way of thinking
that appears within this
context is to re-explain
the principle of Allah’s
uniqueness (amalgamation),
which constitutes the
core of Islam’s principles
with a philosophical
interpretation. Considering
his explanation of matter of
adjectives; our philosopher
thought that the problem
discussed by the classic
Islamic thought as subjective
and essential adjectives
caused the acceptance of
God confi ned to a conceptual
knot and considered
the adjectives that belong
to Allah as traits exclusive
to Allah. Accordingly,
Fârâbî accepted the
consideration related to
the existence of adjectives
as the existence-structure
unity contrary to the
subject-adjective separation.
According to Fârâbî
who saw that the matter of
adjectives resulted in the
semantic inadequacy of
the concepts in the relative
sense, Allah’s uniqueness
explains the existence reason
for the whole universe
and the superiority out of
the uniqueness proves the
uniqueness itself.
Fârâbî Amalgamation Adjectives of Allah Philosophy Religion Reconciliation Mind Emanation
Fârâbî düşüncesinin temelinde din ile felsefenin uzlaştırılması
yatmaktadır. Bu işi yaparken o, İslam’ın
inanç esaslarından taviz vermeden, felsefenin temel
ilkelerini kullanarak yeni bir düşünce tarzı geliştirme
çabası içine girmiştir. Muallim-i sânî (İkinci öğretmen)
unvanlıyla Aristo’yu şerh etmek gibi zor bir işe
kalkışmış ve bunda da başarılı olmuştur.
Fârâbî’nin düşünce tarzı, İslam inanç esaslarının
özünü teşkil eden Allah’ın birliği (tevhid) ilkesini,
felsefi bir yorum ile yeniden açıklamaktadır. Onun
sıfatlar meselesine getirdiği izahata bakılacak olursa;
fi lozofumuz, klasik İslamî düşüncenin zâtî ve subûti
sıfatlar olarak tartıştığı problemin, kavram çıkmazına
hapsedilmiş bir Tanrı kabulüne sebep olduğunu dü-
şünerek, Allah’a ait sıfatları, O’nun zâtına münhasır
özellikleri olarak anlamıştır. Dolayısıyla Fârâbî
sıfatların varlığına ilişkin kabulü, zât-sıfat ayrılığının
aksine, varlık-mahiyet birlikteliği olarak kabul etmiş-
tir. Sıfatlar meselenin, izafî bağlamda kavramların
anlam yetersizliğiyle neticelendiğini gören Fârâbî’ye
göre, Allah’ın birliği bütün âlemin varlık sebebini
açıklamakta, birlikten taşan çokluk ise birliğin kendisini
ispat etmektedir.
Diğer ID | JA47DF42AA |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mart 2016 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mart 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 52 Sayı: 1 |