Fikr kökünden türeyen ve Arapça bir kavram olan
tefekkür, dilimizde düşünme eylemine karşılık gelmekte olup aynı isimle de
kullanılmaktadır. Tefekkür anda yaşanan ancak bir ayağı geçmişte diğer ayağı
gelecekte olan bir eylemdir. Tefekkürün, gelecekte olan ayağı tedbir alma
anlamına gelen tedebbür, geçmişte olan ayağı ise hatırlama ve anma anlamına
gelen tezekkürdür. Buna göre tefekkür, bir taraftan bireyin anlamını keşfederek
öğrendiği şeyleri hayata aktarırken diğer taraftan onları daha derinden
kavramak için parçalara ayırdığı (analiz) ve yeniden birleştirdiği (sentez),
yeniden birleştirerek oluşturduğu özgün ürünleri (düşünce) eksiklik ve
üstünlükleri açısından değerlendirmeye tabi tuttuğu üst düzey bir bilişsel
etkinliktir. Çalışmada dinî ve insanî gelişime sağlayacağı katkılar bağlamında
tefekkürün önündeki engeller irdelenmiştir. Zira tefekkür; bilişsel güç kadar
gönül, bilgi kadar samimiyet, sorgulama kadar inanç gerektirirken, gayret ve
adanmışlık isteyen bir olgu olup insani gelişimin en önemli güç kaynaklarından
biridir.
Derived from the Arabic root f-k-r, the term tafakkur
means to contemplate, to think, and to reflect, and is also used as a noun in
the same way. Tafakkur is done in the present time, still with references to
the past and the future. The term used for tafakkur for the future, which also
means taking precautions, is tadabbur. Similarly, the term used for tafakkur
for the past, which means remembering and mentioning, is tazakkur. Tafakkur,
then, is a high level cognitive activity in which an individual reflects in
life what s/he learns on the one hand and breaks it down to smaller pieces to
better understand (analysis) and reassemble them (synthesis) and evaluate the
newly produced original products (contemplation/thought/reflection) according
to their inferior and superior qualities. This study deals with the barriers to
tafakkur in terms of its contributions to religious and human development. It
is so because tafakkur is one of the strongest sources of power for human
development, as well as a phenomenon that requires not only as much cognitive
power as heart, as much knowledge as sincerity, and as much questioning as
faith, but also effort and devotion.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 16 Temmuz 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 54 Sayı: 4 |