The effects of migration, which has multidimensional characteristics in terms of its causes and consequences, on human mental health also vary. Throughout the history, people have had to leave the place they live for various reasons, which have brought with it completely new problems. People who are suddenly pushed out of the life and order they are accustomed to due to forced migration and who have to experience migration, especially at a child age, may experience traumas and unknowingly develop some defense mechanisms to cope with these.
At this point, dreams, which give various clues about the person's inner world, serve as both a guide and a shield to protect mental health. Thanks to dreams, the negative effects of events that cannot be overcome in real life are balanced. Thus, dreams provide a safe release of emotions and thoughts and protect the human soul. Conflict situations that cannot be balanced in dreams manifest themselves as nightmares.
In this study, that is called “Nightmare” by the german writer Gudrun Pausewang, who experienced forced migration at an age that could be considered a child, was examined using the document analysis method in the context of migration and trauma. The wounds caused by the phenomenon of migration on children's mental health are discussed within the framework of the concept of nightmare, which is a type of dream. By addressing immigration and the issue of immigration through a nightmare seen by the child protagonist Tina, the author has shown in what ways people's attitudes and feelings such as prejudice and empathy can be expressed.
Sebepleri ve sonuçları bakımından çok boyutlu özellikler gösteren göç olgusunun insan ruh sağlığı üzerindeki etkileri de çeşitlilik göstermektedir. Tarih boyunca insanların çeşitli nedenler yüzünden yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalışları yeni sorunları da beraberinde getirmiştir. Zorunlu göç nedeniyle alışkın oldukları yaşam ve düzenin aniden dışına itilen ve özellikle çocuk yaşlarda göçü deneyimlemek zorunda kalan insanlar travmalar yaşayabilmekte ve bunlarla başa çıkabilmek için farkında olmadan bazı savunma mekanizmaları geliştirmektedir.
Kişinin iç dünyasına dair çeşitli ipuçları veren rüyalar bu noktada hem birer yol gösterici hem de ruh sağlığını korumak açısından kalkan işlevi göstermektedir. Rüyalar sayesinde gerçek hayatta üstesinden gelinemeyen olayların olumsuz etkileri dengelenir. Böylelikle rüyalar, duygu ve düşüncelerin güvenli bir boşalımını sağlamakta, insan ruhunu korumaktadır. Rüyalarda dengelenemeyen çatışma durumları ise kâbus şeklinde kendini gösterir.
Bu çalışmada, zorunlu göçü henüz çocuk sayılabilecek yaşlarda tecrübe eden Alman yazar Gudrun Pausewang’ın “Kâbus” adlı eseri göç ve travma bağlamında doküman analizi yöntemi ile incelenmiştir. Göç olgusunun çocuk ruh sağlığı üzerinde meydana getirmiş olduğu yaralar, bir rüya türü olan kâbus kavramı çerçevesinde ele alınmıştır. Bu çalışmanın öncelikli amacı göç ve göçmenlik gibi soyut kavramları çocukların yetişkinlerden nasıl farklı algıladıklarını ve anlamlandırdıklarını ortaya koymaktır. İkinci temel amaç ise zorunlu göç sürecinde çocuklarda meydana gelen ve bilincin derinliklerine itilen olumsuzlukların farklı travmalara yol açabileceği, bunların da rüyalar yoluyla çeşitli şekillerde tezahür edebileceğini göstermektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dünya Dilleri, Edebiyatı ve Kültürü (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 22 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 15 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
www.gerder.org.tr/diyalog