Basically, gender defines a comprehensive determination effort in which gender is socially constructed and in this construction process, from behavior patterns to roles of femininity and masculinity. A wide array of expectations is encountered about how a woman should behave in order to be a woman, and what her roles and duties are. Similarly, stereotypes of masculinity are produced socially, and rules and demands on how to be a man are listed. For this reason, it is seen that gender roles are generally evaluated and criticized from a feminist perspective, considering the dominance of patriarchy over women’s lives. Feminism examines the encompassing and oppressive character of gender roles and problematizes its negative impact on women’s freedom. It is discussed how the patterns of femininity are reproduced every time and the functionality of the socially constructed in this process is discussed. The issue of gender is explained by placing it in different contexts in many respects, and the place of the ideological background in this explanation effort is tried to be revealed. When evaluated in terms of political stance, the conservative and religious people’s perception of gender, and especially their view of gender equality, is extremely cautious, distant and mostly shaped on the basis of rejection. The demand for gender equality is considered threatening by these segments, especially in terms of the existence of the family institution, and the arguments for equality are considered meaningless. It is argued that the aforementioned defenses are not acceptable on both a religious and a social basis. Recently, it has been stated by feminist theorists that this reactivity and rejection is much more visible on a global scale, and it is tried to draw attention to this issue. In some European countries, it is seen that prohibition and restriction methods are applied to gender studies, and it is stated that the opposition is getting more and more noticeable with each passing day. In this study, the subject of gender is emphasized and the main arguments of the opposition, which has begun to be defined as “gender ideology”, are tried to be examined.
Temel olarak toplumsal cinsiyet, cinsiyetin toplumsal olarak inşa edildiği ve bu inşa sürecinde davranış kalıplarından kadınlık-erkeklik rollerine kadar kapsamlı bir belirleme çabasını tanımlamaktadır. Kadının kadın olabilmek için nasıl davranması gerektiği, rol ve görevlerinin neler olduğu ile ilgili geniş bir beklentiler dizisi ile karşılaşılmaktadır. Benzer şekilde, erkeklik kalıpları da toplumsal olarak üretilmekte ve nasıl erkek olunacağına yönelik kurallar ve talepler sıralanmaktadır. Bu nedenle de patriarkanın kadınların yaşamı üzerindeki egemenliği düşünülerek toplumsal cinsiyet rollerinin, genellikle feminist perspektiften değerlendirildiği ve eleştirildiği görülmektedir. Feminizm, toplumsal cinsiyet rollerinin kuşatıcı ve baskıcı karakterini incelemekte ve kadın özgürlüğü üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi sorunsallaştırmaktadır. Kadınlık kalıplarının nasıl her defasında yeniden üretildiği ele alınmakta ve toplumsal olarak inşa edilenin bu süreçteki işlevselliği tartışılmaktadır. Toplumsal cinsiyet konusu, birçok açıdan farklı bağlamlara yerleştirilerek açıklanmakta ve ideolojik arka planın bu açıklama çabasındaki yeri ortaya konmaya çalışılmaktadır. Politik duruş açısından değerlendirildiğinde, muhafazakâr ve dindar kesimin toplumsal cinsiyet algısı ve özellikle toplumsal cinsiyet eşitliği konusuna bakışı, son derece temkinli, mesafeli olmakta ve çoğunlukla reddiye temelinde şekillenmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliği talebi, bu kesimler tarafından özellikle aile kurumunun varlığı açısından tehditkâr bulunmakta ve eşitlikle ilgili savunular anlamsız bulunmaktadır. Söz konusu savunuların, gerek dinsel açıdan gerekse de toplumsal bazda kabul edilebilir olmadığı ileri sürülmektedir. Son dönemlerde de bu tepkiselliğin ve reddiyenin küresel çapta çok daha görünür olduğu, özellikle feminist kuramcılar tarafından dile getirilmekte ve bu konuya dikkat çekilmeye çalışılmaktadır. Bazı Avrupa ülkelerinde toplumsal cinsiyet çalışmalarına yönelik yasaklama ve kısıtlama yollarına başvurulduğu görülmekte ve karşıtlığın her geçen gün daha da hissedilir düzeye ulaştığı belirtilmektedir. Bu çalışmada da toplumsal cinsiyet konusu üzerinde durulmakta ve “toplumsal cinsiyet ideolojisi” olarak tanımlanmaya başlanan karşıtlığın temel argümanları incelenmeye çalışılmaktadır.
“Yeni küresel sağ” Toplumsal cinsiyet “Toplumsal cinsiyet ideolojisi”
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 9 |