Bulaşıcı
hastalıklar, tarih boyunca insan varlığını tehdit eden önemli etkenlerden birisi
olmuştur. Nüfus hareketlerinin de etkisiyle hızla yayılan bu hastalıklar, neden
oldukları can kayıplarıyla toplumlar için büyük tehlike arz etmişlerdir.
İnsanoğlunun tarihi süreç içerisinde yaşadığı en önemli salgınlar ise veba ve
kolera gibi hastalıklardan kaynaklanmıştır. Bunlardan kolera, 19. yüzyılın ilk
yarısında Hindistan’da ortaya çıkmış ve kısa sürede hızla yayılarak birçok
ülkeyi etkisi altına almıştır. Bu süreçte hastalıktan, sahip olduğu geniş
toprakları ve insan varlığından dolayı Osmanlı Devleti de etkilenmiştir.
Koleranın
Osmanlı coğrafyasında görüldüğü yerlerden birisi de Adana’dır. Genellikle hacılar
vasıtasıyla şehre gelen hastalık, kısa sürede salgına dönüşerek Anadolu
içlerine doğru yayılma emareleri göstermiştir. Bu nedenle hastalık tespit
edilir edilmez müdahale edilerek yayılmaması için gerekli önlemler alınmaya
çalışılmıştır. Bu bağlamda denizden ve karadan karantina uygulandığı gibi
şehrin Anadolu’ya kapılan açılan kapıları olan Pozantı ve Haçin’de tahaffuzhane
oluşturularak şehre giren çıkanlar belirli süre gözetim altında tutularak
kontrolden geçirilmişlerdir. Alınan önlemlerin olumlu sonuçlarının görülmesi ve
hastalığın etkisini azaltmasıyla birlikte de tahaffuzhaneler kaldırılarak
karantina uygulamasına son verilmiştir. Ancak bu süreçte salgından dolayı
birçok kişi hayatını kaybetmiştir.
Infectious diseases have been one
of the major threats to human beings throughout history. These diseases spread
rapidly due to the influence of the population movements and pose a serious threat
to the societies due to loss of lives. The most significant epidemics
experienced by human beings in the historical process were originated in
infectious diseases such as plague and cholera. Cholera developed in India in
the first half of the 19th century and was quickly disseminated in many
countries. In this process, the Ottoman Empire was affected by this infectious
disease due to its territorial wideness and human existence.
The cholera epidemic in Adana
between 1890 and 1895 is the subject of this article. For, Adana was one of the
important places where cholera was seen within the Ottoman frontiers. The
disease was usually disseminated in the city via the pilgrims and then spread
to Anatolia in a short period of time. For this reason, the necessary measures
were taken in order to prevent dissemination of the disease immediately after
it was diagnosed. In this context, the harbor of the city was kept in
quarantine and the people who entered and left the city were kept under
observation for a certain period of time by creating lazaretto in Pozantı and
Haçin, the doors of Anatolia. After the positive results of the precautionary
measures were observed and the adverse effects of the disease were lessened,
the lazaretto was abolished and the quarantine was ended. However, many people
lost their lives in Adana between 1890 and 1895 due to the epidemic. Finally,
this article argues that the cholera epidemic spread to Adana via mobile
population and infected population were controlled by the quarantine method in
order to prevent the epidemic.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Nisan 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 56 |
Dergimiz EBSCOhost, ULAKBİM/Sosyal Bilimler Veri Tabanında, SOBİAD ve Türk Eğitim İndeksi'nde yer alan uluslararası hakemli bir dergidir.