Bulgarların Kudüs’le bağları 9. yüzyılın ortasında Hristiyanlığı kabul etmeleri süreciyle başlar. Daha sonraki yüzyıllarda Bulgar hükümdarlarının kutsal şehirde kiliselerin ve manastırların inşası için yardım sağlamaları; önemli bir ruhani, manevi ve kültür merkezine dönüşen Kudüs’e çok sayıda Bulgar din adamının yerleşmesi bu bağları daha da güçlendirir. Osmanlı unsuru olan Bulgarlar arasında haccın ve hacılığın 18. yüzyılda yaygınlaştığı ve artık dünyevi kişinin de bu manevi yolculuğun bütün sıkıntılarına katlandığı görülür. Bulgar, belirli maddi birikim sahibi olduktan sonra hacca gitme kararı alır, yol boyunca karşılaşacağı bütün zorlukları ve tehlikeleri bilmesine rağmen niyetinden vazgeçmez. Bulgar’ın hacca gitme motivasyonu dini olduğu gibi dünyevi gerekçelere de dayanır. Bir taraftan, Hristiyanlığın kutsal tarihinde geçen bütün yerleri ve mekânları görerek buralarda ibadet etmek amaçlanırken, diğer yandan da hacı olmanın toplum nezdinde kazandırdığı itibar ve ayrıcalık göz önünde bulundurulur. Hacı kelimesi adeta bir unvana dönüşür ve özellikle ticaretle uğraşan kişilere sosyal ilişkilerinde kolaylık sağlar. Kutsal Topraklara hacca giden bazı Bulgarlar daha sonra kara ve deniz yolculuklarını, Kudüs’ten edindikleri izlenimleri ve memlekette görkemli karşılanma sahnelerini kâğıda dökerler. Bu çalışmada, 19. yüzyıl ortalarında kutsal şehri hac amacıyla ziyaret eden dört Bulgar’ın tanıklıkları temelinde meşakkatli kara ve deniz yolculuğu, Kudüs’te yaşanan manevi heyecan ve ruhanilerin kaba tavırlarından kaynaklı hayal kırıklığı, haccın emniyeti için Osmanlı kolluk kuvvetlerinin oluşturduğu düzen gibi konular üzerinde durulmaktadır.
Yok
Yok
Yok
The Bulgarians' ties to Jerusalem begin with their conversion to Christianity in the middle of the 9th century. In later centuries, the ties are strengthened by the facts that Bulgarian rulers provided assistance for the construction of churches and monasteries in the holy city and also that a large number of Bulgarian clergy settled in Jerusalem, which has turned into an important moral, spiritual and cultural center. It is seen that pilgrimage became widespread among the Bulgarians, who were Ottoman elements, in the 18th century, and now the worldly person endures all the troubles of this spiritual journey. The Bulgarian decides to go on pilgrimage after he has a certain amount of money, and he does not give up on his intention despite knowing all the difficulties and dangers he will face along the way. The Bulgarian's motivation to go on pilgrimage is based on religious as well as worldly reasons. On the one hand, it is aimed to see all the places and locations in the holy history of Christianity and to worship there, on the other hand, the prestige and privilege of being a pilgrim in the society are taken into consideration. The word pilgrim almost turns into a title and it provides convenience in social relations, especially for those who are engaged in trade. Some Bulgarians who made a pilgrimage to the Holy Land then write down their journeys by land and sea, their impressions of Jerusalem, and their glorious reception at home. In this study, on the basis of the testimonies of four Bulgarians who visited the holy city for pilgrimage in the mid-19th century, the grueling land and sea journeys, the spiritual excitement in Jerusalem and the disappointment caused by the rude behavior of the clergy, and the order created by the Ottoman law enforcement officers for the safety of the pilgrimage are discussed.
Bulgarians Jerusalem Orthodoxy Pilgrimage Church of the Holy Sepulcher
Yok
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Proje Numarası | Yok |
Erken Görünüm Tarihi | 20 Aralık 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 27 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 63 Sayı: 2 |
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.